Temyizden sonra davadan feragat edildiği ve davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu anlaşıldığından, bu yönde karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
İcra takibi sırasında yapılmış bir fiili haciz bulunmadığından ve tasarruf, alınan aciz belgesinden geriye doğru 2 yıl içinde gerçekleşmiş olmadığından İİK. mad. 278 gereğince bedel farkından dolayı tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği, ancak mahkemece diğer maddelerde göre de değerlendirme yapılması gerektiğinden, davalılar arasında arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki veya komşuluk olup olmadığı, üçüncü kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı irdelenerek ve davacının tanık delili dahil tüm delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında vekalet ücreti, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nisbi olarak hesaplanması gerektiği-
Taşınmaz intifa hakkı saklı kalmak kaydıyla önce üçüncü kişi olan borçlunun eşine, ondan dördüncü kişiye ve daha sonra da beşinci kişiye satıldığı halde, taşınmazın satış tarihlerindeki gerçek değerinin ayrıntılı, gerekçeli ve bilimsel verilere dayalı olarak saptanması, raporda intifa hakkı ile ilgili değerlendirmenin ayrıca belirtilmesi, sulh hukuk mahkemesinde yapılan tesbit dosyasındaki verilerinde göz önünde tutulması ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bunlar dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu- Tasarrufun iptali davalarında nisbi karar ve ilam harcının, dava konusu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile alacak miktarından hangisi daha az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği, taşınmazın tapu kaydında yazılı satış bedeli üzerinden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davasına konu olan taşınmazlarla ilgili olarak açılan diğer davalarda, taşınmazların arsa sahipleri adına tescili talep edilmiş olup, o davaların sonucunun iptal davasını da etkileyeceği nazara alınarak sonuçlarının beklenmesi ve neticesine göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Yetki itirazında bulunmayan davalı üçüncü kişi ile borçlu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, yalnız bir davalının ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı- Davacı alacaklı bankanın icra takibine konu ettiği ve borçlu tarafından imzalanan alacağın dayanağı kredi sözleşmesinde sözleşmeyi imzalayan banka şubesinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi kabul edilmiş olduğundan, bu durumda davacının davasını yetkili mahkemede açmış olduğunun kabulü gerektiği; arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan borçlu davalı tarafında yapılan yetki sözleşmesi diğer davalıyı da bağlayacağı-  HUMK. mad. 22 uyarınca, tarafların tacir veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın, HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davalar bakımından alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesinde yetkili gösterilen yer mahkemesinin de yetkili olacağı-
Tasarrufun iptali davaları niteliği itibariyle ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmadığından asliye hukuk mahkemesi tarafından davaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında, tarifeye göre hesaplanacak karar ve ilam harcının takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekeceği- Alacak miktarından daha az olan, taşınmazın satış tarihindeki değeri üzerinden karar ve ilam harcının hesaplanması gerektiği düşünülerek, davacı tarafa harcın ikmali yönünde mehil verilerek, sonucuna göre davaya devam edilip edilmeyeceği belirlenip bir karar verilmesi yerine, harç ikmal ettirilmeden karar verilmesinin hatalı olacağı-
Kişisel hakka dayanan tasarrufun iptali davalarının genel yetki kurallarına göre (HMK mad. 6) davalının yerleşim yeri mahkemesinde görüleceği, davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği (HMK mad. 7)- Tarafların tacir veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın, 6100 s. HMK'nın yürürlük tarihinden önce açılan davalar bakımından alacaklı ile borçlu arasında yazılı yetki sözleşmesi varsa, sözleşmede yetkili gösterilen yer mahkemesinin de HUMK 22. maddesine göre yetkili olacağı ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, borçlu davalı tarafından yapılan yetki sözleşmesinin diğer davalıyı da bağlayacağı-
Takip konusu borcun 2004-2010 yılları arasındaki döneme ait olması halinde mahkemece davacı alacaklıya 2004 Ocak ayında tasarruf tarihi olan 09.08.2007 tarihine kadar olan vergi borcu ve fer'ileri konusunda bunlarla sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanınması gerekeceği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-