Borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye ve üçüncü kişi tarafından da diğer davalı dördüncü kişiye satışı yapılan dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, davalı 4. kişinin kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından ve davalı üçüncü kişi yönünden de iptal koşulları oluştuğundan, davanın bedele dönüşmesi sebebiyle (İİK mad. 283/2), davacının takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak, davalı üçüncü kişinin dava konusu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değer oranında tazminattan sorumlu tutulması gerekeceği-
İİK. nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca, davacının tasarrufun iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğunun tartışmasız olduğu, ancak, eldeki davanın Aile Mahkemesine değil görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp görülmesinin gerektiği, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen göz önünde tutulmasının gerekeceği-
Yapılan hacizde borçlunun yurt dışında olduğu beyan edildiğinden, borçlu hakkında bilinen adresinde haciz yapılamayacağı anlaşıldığından ve borçlunun hisseli taşınmazları haczedilip kıymet takdirleri yapılmış ve yapılan kıymet takdirleri sonucu bulunan meblağların ise satışın yapılacağı dosyadaki borcu dahi karşılamayacağı açık olduğundan, kesin aciz belgesi niteliğinde olmasa da, icra müdürlüğünün yazısına göre borçlunun, davacının alacağına yeter malının bulunmadığı ve borçlunun, belirlenen malları dışında mal edindiği de ileri sürülmediğine göre, davalı borçlunun aciz halinin oluştuğunun kabul edilmesi gerekeceği-
Üçüncü kişinin, davalı alacaklının araç üzerindeki haczinin kaldırılması talebiyle açtığı istihkak davasında (İİK. mad. 96 vd.) karar verilebilmesi için, alacaklının, üçüncü kişi ve takip borçlularına karşı açmış olduğu tasarrufun iptali davasının neticesinin beklenmesi gerekeceği-
Davacı-alacaklının, davalı-borçluya karşı icra takibi yaptığı ve davalı-borçlunun davacı-alacaklıya karşı yaptığı icra takibinde ise, davacı-alacaklının 'takas mahsup iddiasında bulunduğu ve bu takas mahsup iddiasından sonra davalı-borçlunun, davacı-alacaklıdan olan alacağını temlik ettiği anlaşıldığından, takas öne sürülmekle hüküm ifade edeceği ve borçlunun takas ileri sürülen miktar üzerindeki tasarruf hakkının da kalmayacağı, yani borçlunun diğer davalı üçüncü kişiye yaptığı temlik işleminin geçerli bir tasarruf olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, konusu olmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Antalya ili Korkuteli ilçesinde yer alan taşınmazın çok kısa sürelerle el değiştirmesinin, tasarrufun iptali davasının açılma tarihinden 1 gün sonra davalı 3. kişi tarafından elden çıkarılmasının, davalı borçlu adına hareketle taşınmazı satacak kişi ile davalı 3. kişi adına taşınmazı satın alacak kişiye verilen vekaletnamelerin aynı Noterlikte, aynı gün ve birbirini takip eden yevmiye numaraları ile tanzim edilmesinin ve taşınmazın ilk satışından sonra 2 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, davalı 3. kişi adına taşınmazı satacak kişi olarak ilk satışta borçlu vekili olarak hareket eden kişiye verilen vekaletname ile davalı 3. kişinin vekili olarak görevlendirilmesinin, hayatın olağan akışına aykırı düşeceği ve bu durumda, davalı 3. kişinin, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle (İİK. mad. 280/I) tasarrufun iptali gerektiği- Yargıtay'ca verilen bozma kararından sonra aciz vesikasının ibraz edilmesi halinde, iptal davasının görülebilme koşulu olan bu hususun tamamlandığının kabul edileceği-
İptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği (İİK. mad. 281/I), madde metninde ihtiyati tedbirden söz edilmediği, bu sebeple ihtiyati haciz şartlarının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine mahkemece ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığından söz edilerek tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Temyizden sonra davadan feragat edildiği ve davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu anlaşıldığından, bu yönde karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının açılması koşullarından birinin de kesinleşmiş bir alacağın bulunması olduğu, davalı borçlular aleyhine yapılan takipte gönderilen ödeme emirlerinin iptali için açılan davaların kabul edilmiş ve kararların kesinleşmiş olduğu nazara alınarak açılan davanın reddi gerekeceği-
İptale tabi miktarı oluşturan vergi borcunun ödendiği anlaşılmış olduğundan, önceki ilamının kaldırılarak, hükmün davanın konusu kalmadığı dikkate alınarak bir karar verilmek üzere bozulması gerekeceği-