Tasarrufun iptali davalarında, davalı-borçlunun (vekilinin) "takip konusu bononun teminat olarak (amacıyla) verildiği, alacağın gerçek bir alacak olmadığı" iddiasının araştırılamayacağı, bu iddianın menfi tespit davasına konu olabileceği, ancak tasarrufun iptali davası devam ederken açılmış olan menfi tespit davasının sonucunun, tasarrufun iptali davasında "bekletici mesele" yapılamayacağı-
Borçlu tarafından ihalesi alınan, ancak ihale bedeli tamamen ödenmediği için, borçlunun rızasını da içeren dilekçe ile davalı üçüncü kişilere satılan ve daha sonra da diğer davalılar dördüncü kişilere devredilen taşınmazların, borçlu adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılan davanın takip konusu alacağın tahsiline yönelik olduğu ve davanın tasarrufun iptali olarak yorumlaması gerekeceği- Nakden verilen bir borca ilişkin olan bono, iptale konu tasarruflardan sonra keşide edildiğinden, davacı taraftan, varsa borcun daha evvel doğumuna ilişkin delilleri sorulmadan, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olacağı- Borçlunun yerleşim yeri olduğu belli olmayan ancak zaman zaman kaldığını bildirdiği adreste yapılan haczin geçici aciz belgesi olarak kabul edilemeyeceği- Davacıya kesin ya da geçici nitelikte aciz belgesi sunması için süre verilip dava şartının tamamlanması gerekeceği-
Ticari hayatta çeklerin ileri tarihli olarak keşide edildiği sık karşılaşılan bir durum olduğundan, takip dayanağı çeklerin keşide tarihi tasarruf tarihinde sonra olsa da, davacı ve borçlu arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu iddiaları üzerinde durularak, davacı alacağının doğum tarihinin gerektiğinde her iki tarafın ticari defterleri karşılaştırılarak belirlenmesi gerekeceği-
İİK.'nun 97/17. maddesi gereğince açılan tasarrufun iptali davalarının ancak istihkak davasına karşılık olarak açılabileceği- Üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davası, taraflarca takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, açılmamış sayılması ile meydana gelen sonuçların ortadan kalkacağı ve geride bağımsız olarak açılmış tasarrufun iptali davası kalmış ise de, karşılık dava olarak açılmayıp, ayrı dava olarak açılan iptal davalarının İcra Mahkemesince görülemeyeceği-
Mahkemece dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotek nedeniyle satılmış olduğundan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesinin “karşılık dava” olarak açılan tasarrufun iptali davasına bakabileceği- Takip borçlusunun ticari emtiasının önemli bir bölümünü devralması halinde, İİK. mad. 280/son gereğince, üçüncü kişinin, borçlunun içerisinde bulunduğu mali durumu bildiği kabul edilmesi ve her olayın özelliğine göre yapılan devir işlemlerinin muvazaalı olup olmadığı üzerinde ayrıca durulması gerektiği- Davaya konu üç aracı da aynı gün içinde satın alan üçüncü kişinin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu bildiğinin ve yasal karinenin aksi iddia ve ispat edilemediği için de yapılan satışların alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlem niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği- Bu iptal davasının görülebilmesi için aciz vesikasının ibrazına gerek bulunmadığı-
Temlikin geçerli olabilmesi için borçlunun rızası şartının bulunmadığı- Geçerli bir temlik sözleşmesi ile alacağı devralan istihkak davası davalısı (karşılık tasarrufun iptali davasının davacısı) şirket, davaya müdahale talebinde bulunarak değil, asıl alacaklının yerine geçerek duruşmaları takip etmek istemiş, oturumlara kabul edilmiş, hatta dava işlemden kaldırıldığında yenileme talebi de kabul edilmiş olduğundan, davayı süresinde yenilemek isteyen karşı davacı vekiline belirlenen yeni duruşma gününün tebliğ edilerek duruşmaları takip etme olanağının tanınması gerekirken bu işlem yapılmadan dosyanın işlemden kaldırılması ve üç aylık sürenin sonunda da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Sıra cetvelinin; kesin hacizlerle, ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüştükleri tarihlere göre düzenleneceği- İhtiyati tedbirler, sıra cetveline alınmayacağından, ihtiyati hacizler ise tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşerek bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alarak, İİK. mad. 268 şartlarında, önceki hacizlere iştirak edeceklerinden, sıra cetveline yönelik uyuşmazlığa bakan mahkemece; davanın taraflarınca açılan tasarrufun iptali davalarında tapu sicil müdürlüğüne yazılan yazıların ve dolayısıyla tapuya verilen tedbir şerhleri içeriklerinin, taşınmazın devrini engelleme amacını güden "ihtiyati tedbir" mi, yoksa "ihtiyati haciz" mi olduğunun belirlenmesi gerektiği- İhtiyati tedbirin sonradan ihtiyati hacze dönüştürülmesinde, ihtiyati tedbirin konulduğu önceki tarihin değil, ihtiyati haczin tapuya işlendiği tarihin dikkate alınması gerektiği- Sıra cetveline, borçlu ile alacaklının anlaşarak, üçüncü kişilerden mal kaçırma kastı ile gerçekte mevcut olmayan bir alacağın oluşturulduğu iddiası ile itiraz edildiğinde, ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve.davalı alacaklının, alacağının varlığını ve miktarını usulüne uygun delillerle ispatlamak zorunda olduğu- Alacağın temliki halinde temlik edene karşı ileri sürülebilecek iddiaların temlik alana karşı da ileri sürülebileceği; temlik alanın da, temlik edenin dayandığı hukuki sebeplere dayanabileceği- Alacağın mevcut olmadığının anlaşılması halinde, davalıya sıra cetvelinde ayrılan payın, öncelikle davacının alacağının ödenmesine tahsisine (İİK.m.235’e kıyasen) karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 194. maddesine göre acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davalarının duracağı ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabileceği- Tasarrufun iptali davasında davalı olarak yer alan borçlu hakkında açılan iflas davasının kabulüne dair verilen karar Yargıtay tarafından bozulduğundan, bu davanın neticesinin beklenmesi gerekiği- Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde, karar harcı ile vekâlet ücretinin nisbi olarak hesaplanması gerektiği-
Alacaklı davacı tarafından yapılan icra takiplerinde borçlu davalının adresinde yapılan hacizler sırasında borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığı, yapılan araştırmalarda da borcuna yetecek menkul ve gayrimenkul malının olmadığı, daha önceki davalarda da borçlunun aciz halinin kabul edildiği, ayrıca önceki iptal davaları gözönüne alındığında da, davacının dayandığı icra takip dosyalarında alacağını henüz tahsil edemediği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının esasının incelenmesi gerekirken mahkemece "aynı tasarruflar nedeniyle daha önce verilen kararlardan dolayı alacağın tahsil olanağı bulunması" nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-