Dava konusu taşınmazların borçlu davalının borcu nedeniyle cebri icra yolu ile satıldıkları ve üçüncü kişi konumundaki davalının mal varlığında kalan bir bedelin olmadığı anlaşıldığından, mahkemece taraf delillerinin toplanması, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenen iptal şartlarının oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmesi, davanın açılmasına davalı tarafın neden olup olmadığının irdelenmesi, ondan sonra İİK.nun 281/son maddesi göz önünde bulundurularak, hasıl olacak sonuca göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, üçüncü kişinin taşınmazlardan bir menfaat elde etmemesi nedeniyle yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Takibin kesinleşmesinin tasarrufun iptalinin görülebilmesinin zorunluluğu nedeni ile İtirazın iptali davalarının, tasarrufun iptali davaları için bekletici mesele olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Temyizden sonra davadan feragat edildiği ve davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu anlaşıldığından, bu yönde karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekeceği-
Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olandan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu ve meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altına imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekeceği, Tüzüğün 28. maddesinde yazılı olan bu prosedüre uyulmadan Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olacağı-
Alacakların temlikine ilişkin açılan tasarrufun iptali davasında, davalılar arasındaki ticari ilişkinin temliklerin yapıldığı sıradaki miktarı, kimin alacaklı olduğu, yapılan temliklerin alacak durumu ile münasip olup olmadığı hususları açıklığa kavuşturularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Ölüm ile kişinin taraf ehliyeti son bulacağı (TMK mad. 28/1) ve aksi sözleşmeden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekilin ya da vekil edenin ölümü ile vekalet ilişkisinin de sonlanacağı (BK. mad. 397), davacılardan biri dava açılmadan önce vefat etmiş olup, davalıların bir kısmı da yargılama sırasında vefat etmiş olduğundan, ölen davacı açısından aktif husumet yokluğu dikkate alınmadan karar verilmesi ve diğer davacılar açısından da vekalet ilişkisinin sona erip ermediği, davaya mirasçılarının devam edip etmeyeceği belirlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişinin istihkak davası ile alacaklı tarafından karşılık olarak açılan iptal davasında, istihkak davasının gerekçe belirtilmeden reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu (HUMK. mad. 338, şimdi; HMK. mad. 297, Anayasa mad. 141)- Tasarrufun iptali davası reddedilmesi halinde, davalı üçüncü kişi yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
Hakimin uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangisine değer verdiğini, kanıtlardan hangisine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli olduğu-(HMK. mad. 297, Anayasa mad. 141)- Davacı tarafından aynı alacağa yönelik olarak açtığı eda davası var iken, ayrıca tesbit davası açmakta hukuki yararları olup olmadığının mahkemece tartışılmamasının hatalı olduğu-
Davalı üçüncü kişinin tapuda ödenen bedel dışında çek vermek suretiyle ve banka vasıtası ile borçlu davalıya başkaca ödemede bulunduğu, böylece ivazlar arasında fahiş farkın varlığından söz edilemeyeceği, yapılan keşif sırasında taşınmazda davalı üçüncü kişinin oğlunun ikamet ettiği ve borçlunun alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun da kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davalarının tasarrufun iptali davaları için bekletici mesele yapılması gerekeceği-