Bozma ilamından sonra davacı vekilinin hazır olduğu duruşmada, iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş ve takip eden davacı vekilinin katıldığı oturumda da, "gider avansının verilen kesin süreye rağmen yatırılmadığından ve gider avansının yatırılmasının HMK. mad. 115/2 gereğince dava şartı olduğundan açılan davanın reddine" karar verilmişse de, davanın 1086 Sayılı H.U.M.K. zamanında açılmış bulunması, dilekçelerin teati aşamasının geçip, tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu, bozma ilamına uyularak sulh hukuk mahkemesi dosyasındaki borçlunun terekesine mümessil tayininin beklendiği anlaşıldığından mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda tereke dosyası beklenerek taraf teşkili sağlandıktan sonra iptal koşulları yönünden değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davalı borçlunun kardeşine yaptığı tasarrufun, 6183 s. K. mad. 27, 28, 30 maddeler gereğince iptale tabi olduğu ve aynı yasanın 31. maddesi gereğince dava bedele dönüştüğünden davalı üçüncü kişinin takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değerinde tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği, bunun yerine, infazda problem yaratacak şekilde tazminata dava tarihinden itibaren faiz uygulanacak şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu- 6183 s. K. uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında, maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz başında uzman kişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılarak taşınmazın gerçek değerinin belirlenerek ivazlar arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması, taraflardan tüm delillerinin istenilmesi ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
Davaya konu edilen aracın mülkiyeti ihtilaf konusu değil ise de davaya konu edilen malın sözü edilen araç olması ve aracın tekrar elden çıkarılması halinde alacaklının alacağının tahsilinde güçlük çıkabileceği, bu durumda İİK.nun 281/2 maddesi uyarınca hakim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği-
Her bir davacı alacaklının takip dayanağı alacağın konusunun farklı olduğu ve alacağın doğum tarihlerinin de farklılık arzettiği görüldüğünden, her bir davacı alacaklı yönünden borcun doğumu ve aciz hali gibi tasarrufun iptali şartlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği- Aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı halde, davanın bu şekilde birlikte yürütülüp sonuçlandırılmış olması usul ve yasaya aykırı olduğu-
6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, "ihtiyati tedbir mahiyetinde" ihtiyati haciz istenmesi halinde, mahkemece, "davacının ihtiyati haciz isteminde bulunduğu" kabul edilerek gerekçesini de içeren bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olmasının, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasının, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olmasının ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasının gerekeceği- Alacaklı vekilince, "takip konusu çekin, alacaklı ve borçlu şirket arasındaki ticaretten doğduğu" belirtildiğinden, öncelikle, alacağın çekin düzenlenme tarihinden önce doğduğunun davacı alacaklı tarafından ispatlanması gerektiği- Takip konusu borcun iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun tespiti amacıyla davacı ve davalı borçlu şirkete delillerini bildirmesi için süre verilmesi, gerektiğinde tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre; takip konusu alacağın iptali istenen tasarruftan önce doğduğu ispatlanması halinde, iptal koşullarının araştırılması, ispatlanamaması halinde ise, davanın "önkoşul yokluğundan reddine" karar verilmesi gerektiği- Takip dosyası yönünden sunulmuş aciz belgesi olmadığından, bu konudaki eksikliğin davacı vekiline verilecek makul süre içinde giderilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararı ile ilgili tasarrufun iptali davası kabul ile sonuçlandığı takdirde, alacaklı ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan tasarrufun iptali davasının açılmasından önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceğinden, anılan maddeye göre verilen ihtiyati haciz kararı, İİK.257 ve devamı maddelerinde yer alan ihtiyati haciz kararlarından farklı olup; İİK.nun 281/2 maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararını tamamlayıcı merasim yönünden, İİK.nun 264. maddesinin uygulanmayacağı- Kefaletin şartlı olması halinde geçersiz olacağı- Yargılamayı gerektiren bir kabul ile müzayaka nedeniyle kefalete ilişkin haciz işleminin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmazı borçludan devralan 3. kişilerin koydurmuş oldukları haczin, iptal edilen tasarruf oranında tasarrufun iptali davasını kazanan şikayet olunana karşı bir önceliği olamayacağı-
Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunması sebebiyle davalılar hakkındaki feragatin diğer davalının durumunu da etkileyeceği anlaşılmakla anılan dilekçe içeriğine göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-