İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası, İİK 97.madde uyarınca karşı dava olarak açılmayıp, müstakil dava olarak açıldığı icra hukuk mahkemesinin görevin de bulunmadığı, birleştirme kararı verilmeyeceği, davanın tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmesi, görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla alacaklarını 3. kişilere muvazaalı olarak devrettiği ileri sürülerek şikayetçi olunduğunun anlaşılması karşısında, hak ve alacakların devrine ilişkin temlikname örnekleri getirtilerek, temlikname tarafları arasında alacak-borç ilişkisi bulunup bulunmadığı ve bu temliknameler nedeniyle temlik alacaklılarına herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında araştırma yapılması gerekeceği-
Davayı İİK.nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa Medeni Kanunun 617. maddesine dayalı mirasın reddinin iptali davası olarak mı açtıklarının açık ve net bir şekilde açıklattırılması ondan sonra taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Mirasın reddine dair işlemin İİK.nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardan olduğu-
Her iki tüzel kişilik borçlu şirket ile davalı 3. kişi şirketin yetkilisinin aynı kişi olduğu ve alacağın temlikine konu olan alacağa ilişkin davanın devamı sırasında söz konusu temliki tasarruf işleminin yapılmış olmasının olağan hayat tecrübelerine uygun düşmediği anlaşıldığından, borçlu ve davalı şirket arasında söz konusu organik bağın bulunmasından dolayı davalı şirketin, borçlu şirketin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- İptal edilen tasarruf işlemi belirtilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu; tasarrufun sadece alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davaların, İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali ile bu davanın dayanağını oluşturan takipteki aciz belgesinin geçersizliğine ilişkin açılmış iptal davası olduğu- Somut olayda birleşen dava aciz belgesinin iptali istemine ilişkin olup netice ola­rak icra memurunun bir işlemi için yapılan şikâyet olup bu davada, İİK'nin 4. madde­sindeki İcra ve iflâs dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikâyetlerle itirazların incelenmesi icra tetkik mercii hâkimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine ve­rilmiş olan hâkim tarafından yapılır hükmü uyarınca icra tetkik merciinin görevli olduğu, bu durumda mah­kemece davaların tefriki ile gerekli görülür ise aciz belgesine yönelik davanın beklen­mesine karar verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi yerine her iki davanın birlik­te görülmesinin isabetli olduğu-
İİK.nın 281/2 maddesi uyarınca iptale tabi tasarruflar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceğinden, dava dilekçesinde her ne kadar ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan talebin, ihtiyati haciz talebi olarak nitelendirilmesi gerekeceği-
İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davalarında mahkemenin görevinin takip konusu alacak ile tasarrufa konu taşınmazın gerçek rayiç bedelinden hangisi az ise ona göre belirlenmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında alacaklının ihtiyati haciz talebinde bulunma hakkına sahip olduğu- Alacaklı her ne kadar ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ise de, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan, bu talebin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilmesi ve son malikin de davaya dahil edildiği nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektirdiği-
Tasarrufun iptali davalarının ticari nitelikte olmadığı- Asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemeleri arasındaki işbölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüşmüş olması da davaya ticari bir nitelik kazandırmayacağından, açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp,şahsi nitelikte bir dava olduğu, görevli mahkemenin; "ticaret mahkemeleri" olmayıp, "asliye hukuk mahkemeleri" olduğu-