Tasarrufun iptali davalarında -uyuşmazlığın niteliği itibariyle- ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı-
Davacının davasını özellikle BK.nun 18.maddesine dayalı olarak açtığı ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın BK.nun 18. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekirken 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişinin İİK'nun 96 vd. maddelerine dayalı açtığı istihkak davasına karşı alacaklının açtığı tasarrufun iptaline ilişkin dava dilekçesinde borçlu adına yer verilmiş; mahkeme de tasarrufun iptali dava dilekçesinin borçluya tebliği yönünde bir karar oluşturmakla birlikte borçluya herhangi bir tebligat yapmamış olduğundan borçlunun savunma ve adil yargılanma hakkını ihlal edilmiş olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında,uygulanan ihtiyati haczin, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşeceği- Şikayetçi alacaklının borçlu aleyhine açtığı ve kabul ile sonuçlanan tasarrufun iptali davasının karar tarihinin, şikayet olunan alacaklının açtığı, tasarrufun iptali davasından önce olduğu anlaşıldığından, şikayetçi alacaklının hacizlerinin daha önce kesinleştiği, şikayetçi alacaklının, sıra cetvelinde ilk sırada yer alması gerektiği-
Takip dayanağı bonoların tanzim tarihi iptali istenen satıştan sonra olduğundan, borcun iptali istenen tasarruftan önce doğmasının dava ön koşulu olup, mahkemece re'sen araştırılacağı, dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamayacağı- Çekte vade olmaz ise de ticari hayatta çekler de  bono gibi vadeli (ileri tarihli) olarak kullanıldığından, davacı ile davalı borçlu arasındaki takip konusu çeklerin verilmesini gerektirir ticari ilişki ve borcun doğum tarihinin tespiti amacıyla taraf vekillerine bu yöndeki delillerini  bildirmesi için süre verilmesi, takip konusu çeklerin  arkasındaki meşruatlara ilişkin mahkeme kararı ile takip dosyalarının istenmesi ve gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının amacının “borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısı ile o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak” olduğu- Borçlu şirketin şirket adına tescilli markayı devrinin iptali için alacaklı tarafından açılan davanın markaların korunmasına ilişkin 556 s. Markaların Korunması Hakkındaki KHK 'ye dayanmadığı; dosyanın F. ve Sınai Haklar Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının amacının “borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısı ile o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak” olduğu-
Tasarrufun iptali davasında görev-
Edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu- Edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde üçüncü kişinin  iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği- Üçüncü kişi ile borçlunun hemşehri olmaları ve  burasının çok küçük bir ilçe olması karşısında, davalı üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarım ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü gerektiği (İİK. mad. 280/1)- Borçlu ile eşinin halası durumundaki davalı arasındaki tasarrufun bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu- Davalı üçüncü kişinin, yeğeninin kocası olan borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarım ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle tasarrufun iptali gerekeceği- Tasarrufa konu malın davalı üçüncü kişi tarafından dava dışı bir şahsa satılmış olması ve ve aracın son maliki hakkında iptal isteminde bulunulmaması halinde, üçüncü kişinin, İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada, malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Borçlu ile tasarrufta bulunmayan davalı dördüncü kişi yönünden, bedeller arasındaki mislini aşan farkın tek başına iptal nedeni olmayacağı- Davalı borçlu ile davalı dördüncü kişi arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastının üçüncü kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın da ispat edilemediğinden, davalı dördüncü kişi hakkındaki davanın reddi; davalı üçüncü kişi yönünden ise davanın bedele dönüştüğünün kabul edilmesi gerektiği-
İcranın geri bırakılması kararı ile borçlunun borçtan kurtulmuş olduğunun söylenemeyeceğinden, muvazaa istemine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasında, davacının açtığı alacak davasının sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği-