Yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunması, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması ve bu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği, İİK'nın 278/III-2 maddesi uyarınca edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olacağı- Davalı borçlunun iflası ve 2. alacaklılar toplantısında da tasarrufun iptali davalarının iflas idaresi tarafından takip edileceğine karar verilmiş olması karşısında, davacı sıfatını iflas idaresinin kazanmış olacağı, 2. alacaklılar toplantısının bu kararı aldığı tarihten sonra davayı yürütmekte olan (TMSF’nin ve ondan temlik alan) şirketin davadan feragate yetkilerinin kalmayacağı-
Tasarrufun iptali davalarında -uyuşmazlığın niteliği itibariyle- ticaret mahkemelerinin görevli olmadığı-
İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan tasarrufun iptali davalarında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu-
Borcun ödenmesi sebebiyle konusuz kalan tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesinin doğru olacağı-
Yapılan devirlerin "alacaklıyı zarara uğratmak" kastıyla yapılıp yapılmadığı hususlarının araştırılması ve açılan tasarrufun iptali davasının kesinleşmesinin beklenmesi ile sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerektiği- Şikayetten vazgeçme halinde İİK.’nun 354. maddesi uyarınca ‘davanın düşürülmesine’ karar verilmesi yerine, ‘şikayet hakkının düşürülmesine’ karar verilemeyeceği-
Rayiç değeri 42.000 TL olan taşınmazın 180.000,00 TL'ye satın alınmasının, hayatın olağan akışına uygun olmadığı-
Takip dayanağı bonoların tanzim tarihi iptali istenen satıştan sonra olduğundan, borcun iptali istenen tasarruftan önce doğmasının dava ön koşulu olup, mahkemece re'sen araştırılacağı, dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamayacağı-
İptale tabi tasarruflar için kanunun genel bir tanımlama yaparak, hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini, hakimin takdirine bırakmış olduğu- Bedel farkının tek başına dördüncü kişi yönünden iptal nedeni olamayacağı- Davalılar borçlu ile dördüncü kişi arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını dördüncü kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlık da ispat edilemediğinden, dördüncü kişi davalı hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Borçlu ile üçüncü  kişi arasında tasarruf öncesinde, "kiracılık ilişkisi" olduğu görüldüğünden, borçlu ile ticari ilişki içinde olan üçüncü kişinin borçlunun mal kaçırma kastını bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerektiği- Satış yapılmadan 15 gün önce satış bedeline mahsuben borçluya para gönderen ve satış işlemlerinin devam ettiği sırada davalı borçlu ile rehin bedelinin ne şekilde taksim edileceği hususunda bir sözleşme de imzalamış olan üçüncü kişinin, borçlunun durumundan en azından satış öncesinde haberdar olduğu ve satış sonrasında borçlu şirkete bu taşınmazı kiraya verdiği görüldüğünden, üçüncü kişi yönünden iptal koşullarının oluştuğu-
Tasarrufun iptali davalarında davacı tarafça ihtiyati tedbir talep edilse dahi davacının taşınmazın aynına ilişkin bir davası olmadığından ihtiyati tedbir talebinin, İİK'nun 281/2 maddesi uyarınca istenen ihtiyati haciz yönünden değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalının taşınmazlarının kayınvalidesine devredilmesinin muvazaalı olduğu-