Tasarrufun iptaline ilişkin davalar aynı hakka değil, kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan genel yetki kuralına göre HMK'nun 6 maddesi gereğince davalıların yerleşim yeri mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Tasarruflarının iptali davalarında görevin, İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu-
Davacının takibindeki çekler iptali istenen tasarruflardan sonraki tarihleri taşısa da, çeklerin ticari hayatta vadeli olarak düzenlendiği de bir vakıa olup bu konuda mahkemece araştırma yapılarak takip konusu çeklerin borçlu tarafından vadeli olarak düzenlenip düzenlenmediği buradan hareketle tasarrufların borcun doğum tarihinden önce yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiği- Çekin lehtarı ile borçlu arasındaki ticari ilişkinin seyri üzerinde gerektiğinde karşılaştırılmalı defter incelemesi de yaptırılarak davacı alacağının tasarruf tarihinden önce doğup doğmadığı belirlenmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişininde davaya dahili gerektiği-
Tasarrufun iptali davaları geçerli tasarruflar için açılabileceği gözönüne alındığında tasarrufun iptali davalarında borçlunun yaptığı tasarrufların davacı alacaklı açısından alacak ve fer'ilerini karşılayacak oranda tasarrufun geçersizliğine hükmettirmenin mümkün olduğu- Beklenilmesi istenen davada, davalı borçlu tarafından diğer davalı üçüncü kişiye yapılan satışın iptali istenmiş olup o davanın reddedilmiş olmasının tasarrufun iptali davasının reddi için bir gerekçe olmadığı bu durumda, tasarrufun iptali davasına devam edilerek iptal şartlarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklının icra takibindeki alacağının, cari hesap sözleşmesine dayalı olarak alındığı belirtilen çeklere dayalı olduğu bu durumda cari hesap üzerinde inceleme yapılmadan başka bir ifade ile takip dayanağı çeklerin vadeli olarak düzenlenip düzenlenmediği belirlenmeden tasarrufun borcun doğum tarihinden önce yapıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Şirketin bir ortağı için takibin iptal edilmiş olmasının, diğer ortak hakkındaki takibin de ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceği-
Geçerli bir haczin bulunmasının istihkak davası ile karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasında dava şartı olduğu, dava konusu borç, bozmadan sonra davalı (borçlu) tarafından ödenmekle haciz ortadan kalktığı için açılan istihkak davası ile karşı dava olan tasarrufun iptali davasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davası sırasında konulan ihtiyati haczin tarihi daha sonra olsa bile, davayı kazanan alacaklının, sonraki malikin haciz koydurmuş alacaklılarından daha önce tatmin edilmesi gerekeceği; zira iptal edilen tasarrufun artık davacıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığı-
Tasarrufun iptali davası açan alacaklı şikayetçinin tarafı olmadığı icra takip dosyasında uygulanan haczin kaldırılmasını isteme hakkının bulunmadığı, ileri sürülen iddiaların sıra cetveline itirazda tartışılacak hususlar olduğundan icra mahkemesince istemin aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde, gabin ve muzayaka hali hukuki sebebine dayanıldığı ve açıklamaların da bu hukuki nedenlere dayanılarak yapıldığının anlaşılmasına rağmen, mahkemece davanın muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali olarak kabul edilip buna göre değerlendirme yapılmasının doğru olmadığı-
Bir kimsenin kendi muvazaasına dayanarak tazminat talebinde bulunamayacağı-