Kiraya verenlerin birden fazla olması durumunda aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilebilmesi için icra takibinin tüm kiralayanlar tarafından yapılmasının ve davanın da birlikte açılmasının zorunlu olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekeceği, davanın açılmasındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün ise de temerrüde esas ihtarnamedeki ve temerrüt ihtarı yerine geçen icra takibindeki noksanlığın sonradan giderilmesinin mümkün olmadığı-
Genel mahkeme ile icra mahkemesi arasında yargılama usulü, ispat vasıtaları ve uygulanan kanun maddelerinin farklılık içermesi, icra mahkemesinin dar yetkili olması, kural olarak icra mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaması gibi özelliklerin yanında Yargıtay 3. ve 12. Hukuk Dairelerinin temyizen inceleme konusu yaptığı işlerin aynı mahiyette bulunmaması hususu da dikkate alındığında içtihadı birleştirmeye yer olmadığı-
Sözleşme şartlarına uyulmaması nedeniyle icra takibinde talep edilen “kira tazminatına" ilişkin alacak kalemi tazminat hukukunu ilgilendirdiğinden, bu alacak kaleminin yargılamayı gerektirdiği- Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen kaldırılmasına karar verildiğine göre, davacı alacaklı lehine itirazın kaldırılmasına karar verilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Avans faizi istenebilmesi için borçlunun tacir olmasının ve borcun da ticari işletmesi ile ilgili olmasının yeterli olduğu- Mahkemece, davacı tarafın dava dilekçesi ile itirazın kaldırılmasını talep ettiği kira alacağının takip ve dava tarihi itibariyle belirlenen miktar alacaktan fazla olduğundan reddine karar verilen kısım için davalı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği-
İtiraz, alacaklıya tebliğ edilmemiş olsa da, "itirazın kaldırılması" davasının açılması ile "itirazın iptali" davası için öngörülen bir yıllık "hak düşürücü" sürenin başlayacağı-
Alacaklı banka tarafından İİK. mad. 68/b gereğince takibe dayanak yapılan ihtarnamenin borçlulardan 3 borçlu adına gönderildiği, borçlulardan birinin ihtarnamede adının yer almadığı, borçlulardan birine ise ihtarnamenin tebliğ edilemediği görülmekte olup ihtarnamenin İİK. mad. 68/b maddesi uyarınca, aynı Kanun'un 68/1. maddesinde belirtilen belge niteliğini kazanmadığı- Alacaklı tarafından takibe dayanak yapılan ihtarname İİK. mad. 68'de yazılı nitelikte bulunmayıp alacağın tahsili yargılamayı gerektirdiğinden, borçluların itirazın kaldırılması talebinin kabulü gerektiği-
Nafaka yükümlülüğü doğmadan yapılan ödemelerin nafaka borcundan mahsup edilemeyeceği- Mahkemece nafaka takdirine ilişkin ara kararından önce yapılan ödemelerin takibe konu alacaktan mahsup edilmeksizin hesaplanacak borç miktarı ile ilgili itirazın kaldırılması talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İİK. mad. 68 uyarınca borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının tazminat talebinde bulunması gerekli olduğu ve tazminat talebinin ise itirazın kaldırılması incelemesi sonuçlanıncaya kadar yapılması mümkün olduğu- Mahkemece alacaklı talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulüne karar verildiği ve alacaklının da tazminat talebinde bulunduğu gözetilerek lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Ara karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği-
İcra takibinin dayanağı “Alacağın temliki, Sulh, İbra ve Feragat sözleşmesi” başlıklı belgenin, kayıtsız şartsız, belirli bir para borcu ikrarını içerdiği gibi, belge altındaki imza açıkça inkar edilmediğinden İİK'nin 68. maddesi kapsamında borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı, o halde mahkemece, işin esasının incelenerek sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
