Takip konusu çek, itiraz eden borçlu şirketin temlik cirosu ile alacaklı bankaya geçmiş olup, ciro imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu bilebilecek durumda olan ve basiretli davranma yükümlülüğü bulunan alacaklı bankanın, çeki teslim alırken imzanın huzurunda atılmasını sağlamadığından, borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında ağır kusurlu olduğunun kabulü ile tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerektiği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatmasında alacaklının kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun tespitinde, icra mahkemesince alacaklının, taraflar arasındaki temel borç ilişkisine göre alacaklı olup olmadığının incelenemeyeceği-
Davalı 3. kişi tarafından, borçlu ile aralarında düzenlenen aynı sözleşme ilişkisinden kaynaklanan borca dayalı olarak başka icra dosyasına bir ödeme yapılmış olup, bu ödemenin, İİK mad. 89/4 hükmüne dayalı tazminat ödemesi yönünden iş bu şikayete konu icra takip dosyasına yönelik olarak mükerrer ödeme oluşturup oluşturmayacağı yönünde, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu bankanın alacağı 4389 s. Bankalar Kanununa -5020 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile eklenen- Ek 5. madde kapsamında kalmakta olup, aynı madde ile Hazine ve Fon alacaklarına uygulanan hükümlerin davacı banka alacağı için de uygulanacağının kabul edildiği, buna göre 5020 sayılı Kanun'un Ek 3. maddesinde yer alıp 5411 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile aynen kabul edilen 20 yıllık zamanaşımı süresi davacı banka alacakları için de geçerli olup 5411 sayılı Yasa’nın 16. maddesi uyarınca geçmişe etkili olarak uygulanacağı-
İİK'nin 68/son maddesinde; “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine icra tazminatına mahkum edilir.” hükmünün olduğu, mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen kaldırılmasına karar verildiğine göre, davacı alacaklı lehine itirazın kaldırılmasına karar verilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, davacı alacaklının icra inkar tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Borçlunun borcun kabulüne yönelik beyanı olmadığı gibi dayanak belgelerin de İİK'nun 68/1. maddesi anlamında kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin itirazın kaldırılması isteminin reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi yerine, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemenin kararına esas aldığı mirasın hükmen reddine dair kararın kesinleşmesine yönelik dava dosyada herhangi bir belge bulunmadığı; aksine davalı/alacaklı tarafça dosyaya sunulan belgeler ile anılan kararın kesinleşmediği anlaşıldığından, mahkemece, ............. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ............ tarih, ............. Esas ile .............. Karar sayılı kesinleşme şerhli karar örneği getirtilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kambiyo senedi niteliğinde olmayan borç belgelerindeki hakkın ciro yoluyla devri mümkün olmayıp, böyle bir hakkın alacağın temliki işlemiyle gerçekleştirilebileceği-
Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasının -işin ivediliği ve niteliği nedeniyle İİK 366 uyarınca- mümkün olmadığı-
İtirazın kaldırılması istemine konu paranın icra dosyasına yatırıldığı, böylelikle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekle itirazın esasının incelenmediği, dolayısıyla İİK.'nun 68. maddesinin son bendinde öngörülen “talebin esasa ilişkin nedenlerle kabulü” şeklindeki koşul oluşmadığından, borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Keşide yeri bulunmayan bonoya dayanılarak yapılan genel haciz yoluyla takipte, mirasçıların kötüniyetle imza itirazında bulundukları saptanmadığından aleyhlerine tazminata hükmedilemeyeceği-