Banka Kredi sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın hesabın kat edilerek bunun borçluya tebliğinden önceki dönemde “akti faiz” buna karşın hesabın kat edilerek borçluya tebliğinden sonraki dönemde ise “temerrüt faizi” talep edebileceği-
Alacağın temliki halinde, ödeme def’i nin takip alacaklısına karşı da ileri sürülebileceği-
İcra dairesine borçlu tarafından süresinden sonra itiraz edilmiş olmasına rağmen, takibin durdurulması halinde, alacaklı tarafından yapılacak şikayetin süreye bağlı olmayacağı–
Borçlu tarafından 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra yapılan itiraz geçersiz olduğundan, alacaklının icra mahkemesinden “itirazın kaldırılması” isteminde bulunamayacağı – İcra mahkemesine hitaben yazılan dilekçede hatalı olarak kullanılan “itirazın iptali” sözcüğünün, “itirazın kaldırılması” olarak algılanması gerekeceği-
5464 sayılı Kanuna göre; temerrüt hali de dahil olmak üzere, kredi borçlarına bileşik faiz uygulanamayacağı-
Alacaklının fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemiş olması hailinde, takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, bu alacağa vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimiyle açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebileceği-
Alacaklının takip dayanağı yaptığı belgenin İİK. nun 68/I maddesinde öngörülen belgelerden olmamasına rağmen, borçlunun borç ilişkisini kabul edip, “borcun ödendiğini” icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde ileri sürmesi halinde itirazın kaldırılması aşamasında alacaklının artık İİK. nun 68/I maddesinde belirtilen bir belgeye dayanmış olup olmadığının önem taşımayacağı, “borcu ödediğini” İİK. nun 68/I maddesindeki nitelikteki belgelerlerle ispatlayamayan borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun itirazının alacaklı vekiline tebliğ edilmemiş olması halinde, alacaklı vekilinin “itirazın kaldırılması” isteminin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Kredi sözleşmesinde “müşterek borçlu müteselsil kefil” konumunda bulunan borçlular hakkında, kalan borç ile ilgili olarak “itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına “ karar verilmesi gerekirken, sadece borçlu yönünden “itirazın kaldırılmasına, takibin devamına” karar verilmesinin isabetsiz olacağı-