Kamu alacağının, tasarruf tarihinden sonra doğması halinde, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu davalının adresinde yapılan haciz işleminde borçluya ait haczi kabil menkul mal bulunamaması, davalı borçlu adına kayıtlı olduğu iddia edilen 3 araçta çokça haciz olması, yine borçlu adına kayıtlı ½ hisse üzerinde de dava dışı alacaklı tarafından 109.000 TL. haciz konulduğunun anlaşılması, davacı ile davalı arasında görülen itirazın iptali davası neticesinde de davalı borçlunun borçlu olduğunun tespit edilmiş olması karşısında, haciz tutanağının geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği-
"Nam-ı müstearın", adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına başka bir kişiye yaptırması olduğu- Borçlu şirket adına tescil edilmesi gereken taşınmazın, borçlu ile bağlantısı olan bir başka kişi adına tescil edilmesine ilişkin işlemin, nam-ı müstear olarak yapıldığından iptali istemiyle açılan davada, mahkemece, "davalılar arasındaki yapılan protokol, vekaletnamenin kötüye kullanılmasından kaynaklı tapu iptali davasındaki beyanlar ve davalı tapu malikinin, davalı borçlu şirketin ortaklarından olduğu" hususları birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması koşulunun, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece res'en araştırılması gerektiği- "Alacağının, süre gelen araç alım-satımından kaynaklandığını, iptali istenen tasarruf tarihinden önce doğduğunu, takibe konun çekin ileri tarihli düzenlendiğini" ileri süren davacı-alacaklının, ticari defterlerini, "yeterli olmadığı" gerekçesiyle ibraz etmemesi halinde, borcun gerçek doğum tarihinin tespiti için, mahkemece, davacı alacaklının "mevcut" ve davalı borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması (ve davacı ile davalı borçlu arasında başka bir ticari ilişki tespit edilememesi halinde, çekin, davacı ile davalı borçlu arasındaki araç satımından kaynaklandığı kabul edilerek) işin esasına girilmesi gerektiği-Tasarrufun iptali davasının, tasarruf tarihinin borcun doğumundan önce olması nedeniyle reddi halinde, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
15.05.1994 tarihinde ölen murisin mirasının rızaen taksim edildiği iddiasının 14.04.2005- 30.04.2008, 11.06.2008, 15.02.2010 gibi tarihlerinde icra edilmiş olmasının yaşam deneyimlerini uygun olmadığı-
Kredinin borçlu tarafından çekildiği ve ödemelerin onun tarafından yapıldığına ilişkin olarak diğer bir ifade ile tasarrufun, nam-ı müstear şeklinde yapıldığına dair soyut iddiadan başka bir delil bulunmadığı, dava konusu taşınmazın borçlu tarafından satın alındığı ispatlanamadığından, bu taleple ilgili davanın da reddine karar verilmesi gerektiği- İcra dosyalarının temlikine ilişkin tasarrufun iptali gerektiği-
Dava konusu araçların borcun doğumundan sonra satıldığı, borçlu ve üçüncü kişi konumundaki şirketlerin aynı gruba ait olduğu, ortakları arasında yakın organik bağ olduğu anlaşıldığından, aralarındaki araç satışına ilişkin tasarrufun İİK. mad. 280 gereğince iptali gerektiği- Yargılama devam ederken borçlunun iflası halinde, tüm mal varlığı iflas masasına geçeceğinden, tasarrufun iptali halinde satış isteme yetkisinin iflas idaresine verilmesi gerektiği- Kendisine iflas idaresince yetki verilmeyen davacının taraf sıfatı kalmadığından, onun lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği-
Borçlunun iflasına dair verilen karar kesinleştiği anlaşıldığından, davacının, iflas idaresinden bu davayı takip için İİK. mad. 245 gereğince yetki alması gerektiği- Davacı-alacaklının yetki almaması durumunda, davanın iflas idaresi tarafından devam ettirilerek iflas idaresi temsilcisi huzuruyla görülmesi ve verilecek kararın iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği-
Bononun tanzim tarihi gözetildiğinde, tasarruf borcun doğumundan önce gerçekleşmiş olarak gözüktüğünden, mahkemece, dava dayanağı takip konusu borcun kaynağının bonodan önce doğup doğmadığı davacı alacaklıdan sorularak, şayet borç bir ticari ilişkiden kanaklanıyorsa tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi gerektiği- Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olup, tasarrufun iptali veya TBK mad. 19'a göre, alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olduğu ve bu tür işlemlerde amaç, alacaklılardan mal kaçırma olduğundan alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması gerektiği- Davaya konu traktör ve minübüsün doğrudan davalı üçüncü kişi adına tescil edilmiş ise de, bu tescilin dayanağına ilişkin satış belgesinin dosyaya getirtilerek, satışın borçlu tarafından yapılıp yapılmadığının araştırılması, bunun üzerine eğer borçlu tarafından yapılan bir tasarruf ise İİK mad. 279/3-1 uyarınca tasarrufun iptaline; borçlu tarafından yapılan bir tasarruf değil ise, minübüsün ve traktörün "nam-ı müstear" niteliğinde borçlu tarafından doğrudan üçüncü kişi adına alınıp alınmadığı araştırılarak sonucuna göre karar vermesi gerektiği-
Davalı-borçlunun annesi olan davalı-üçüncü kişi, "davaya konu taşınmazın gerçekte müvekkiline ait olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerde olmadığından, davalı (oğlu) borçlu adına satın alındığını, peşinatın ve çekilen kredinin kendisinde ödendiğini, sonrasında borçlunun kardeşlerinin razı olmaması sebebiyle, taşınmazın, boşanma davası açılmadan önce geri alındığını, muvazaa bulunmadığını" savunmuşsa da, "boşanma davasının sonuçlarını bertaraf etmek için dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak devredildiği" iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile taşınmaz üzerinde -icra dosyalarındaki asıl borç ve fer'ilerini aşmayacak şekilde- cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-