15.05.1994 tarihinde ölen murisin mirasının rızaen taksim edildiği iddiasının 14.04.2005- 30.04.2008, 11.06.2008, 15.02.2010 gibi tarihlerinde icra edilmiş olmasının yaşam deneyimlerini uygun olmadığı-
Dava konusu araçların borcun doğumundan sonra satıldığı, borçlu ve üçüncü kişi konumundaki şirketlerin aynı gruba ait olduğu, ortakları arasında yakın organik bağ olduğu anlaşıldığından, aralarındaki araç satışına ilişkin tasarrufun İİK. mad. 280 gereğince iptali gerektiği- Yargılama devam ederken borçlunun iflası halinde, tüm mal varlığı iflas masasına geçeceğinden, tasarrufun iptali halinde satış isteme yetkisinin iflas idaresine verilmesi gerektiği- Kendisine iflas idaresince yetki verilmeyen davacının taraf sıfatı kalmadığından, onun lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği- 
Borçlunun iflasına dair verilen karar kesinleştiği anlaşıldığından, davacının, iflas idaresinden bu davayı takip için İİK. mad. 245 gereğince yetki alması gerektiği- Davacı-alacaklının yetki almaması durumunda, davanın iflas idaresi tarafından devam ettirilerek iflas idaresi temsilcisi huzuruyla görülmesi ve verilecek kararın iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği-
Bononun tanzim tarihi gözetildiğinde, tasarruf borcun doğumundan önce gerçekleşmiş olarak gözüktüğünden, mahkemece, dava dayanağı takip konusu borcun kaynağının bonodan önce doğup doğmadığı davacı alacaklıdan sorularak, şayet borç bir ticari ilişkiden kanaklanıyorsa tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi gerektiği- Nam-ı müstear, adını herhangi bir nedenle gizli tutmak isteyen bir kişinin, sözleşmeyi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olup, tasarrufun iptali veya TBK mad. 19'a göre, alacaklıdan mal kaçırmak isteyen borçlunun kendi adını gizli tutarak hukuki işlemi kendi hesabına, başka bir kişiye yaptırması olduğu ve bu tür işlemlerde amaç, alacaklılardan mal kaçırma olduğundan alacağın bu muvazaalı işlemin yapıldığı tarihten önce doğmuş olması gerektiği- Davaya konu traktör ve minübüsün doğrudan davalı üçüncü kişi adına tescil edilmiş ise de, bu tescilin dayanağına ilişkin satış belgesinin dosyaya getirtilerek, satışın borçlu tarafından yapılıp yapılmadığının araştırılması, bunun üzerine eğer borçlu tarafından yapılan bir tasarruf ise İİK mad. 279/3-1 uyarınca tasarrufun iptaline; borçlu tarafından yapılan bir tasarruf değil ise, minübüsün ve traktörün "nam-ı müstear" niteliğinde borçlu tarafından doğrudan üçüncü kişi adına alınıp alınmadığı araştırılarak sonucuna göre karar vermesi gerektiği-
Davalı-borçlunun annesi olan davalı-üçüncü kişi, "davaya konu taşınmazın gerçekte müvekkiline ait olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerde olmadığından, davalı (oğlu) borçlu adına satın alındığını, peşinatın ve çekilen kredinin kendisinde ödendiğini, sonrasında borçlunun kardeşlerinin razı olmaması sebebiyle, taşınmazın, boşanma davası açılmadan önce geri alındığını, muvazaa bulunmadığını" savunmuşsa da, "boşanma davasının sonuçlarını bertaraf etmek için dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak devredildiği" iddiasıyla açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile taşınmaz üzerinde -icra dosyalarındaki asıl borç ve fer'ilerini aşmayacak şekilde- cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tasarrufun iptali davasında, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması arandığından, açılan itirazın iptali davasının sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davasına konu taşınmazlara ait son tedavüllü tapu kayıtları getirtilerek, taşınmazların el değiştirip değiştirmediğinin tespiti ve böyle bir durumun varlığı halinde, bu el değiştirmelerin davaya etkisinin tartışılmaması gerektiği-
Yurtdışında yaşadığından, gayrimenkulü yeğini vasıtası ile satın alarak onun adına tapuda tescil edildiğini, daha sonra taşınmazın yeğeni vasıtası ile dava dışı bir başkasına şahsa satıldığını, satım bedelinin kendisine verilmediğini, borçlu ile aralarında düzenlenen senedin de bu ilişkiye dayandığını ileri süren davacının iddialarında yer alan dairenin tapu kaydı,  tapunun dava dışı yeğen adına kayıtlı iken vekaleten yeğeni tarafından dava dışı şahsa satıldığı; davacının delil olarak davalı borçlu ile aralarında imzalanan ve senedin keşide tarihi ile aynı tarihi taşıyan biri belgeye de dayandığı, bu belge içeriğine göre, "borçlunun bu belgenin düzenlenme tarihinden önce davacı ile aralarındaki ilişki nedeni ile kendisini zarara uğrattığı için senet verdiğini" beyan ettiği, tanıkların ve davalı borçlunun da bu belgeyi imzaladığı gözetildiğinde, borcun doğum tarihinin, tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü gerektiği-
İptale konu temlikin, borcun doğumundan sonra yapıldığı, bu tarihte davacı alacaklının haczi bulunmadığı, davacı takip dosyasını yenilendiğinden, temlikin hacizli olarak yapıldığından söz edilmeyeceği ve davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu- Temlikin dayanağını oluşturan alacak borç ilişkisinin varlığı ve gerçekliği araştırılarak tasarrufun iptali konusunda karar verilmesi gerektiği-
Dava alacağın gerçek olmadığından yani dava ön koşul yokluğunda red edildiğinden, AAÜT'nin 7/2.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı borçlu şirket hakkında verilen iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği sorulup, kesinleşmişse bir örneğinin eklenmesi ve bu halde ikinci alacaklılar toplantısı yapılmış ise, davacıya bu davayı takip için yetki verilip verilmediği sorularak alınan cevap ve ikinci alacaklılar toplantısına ilişkin tutanağın eklenmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere, dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerektiği-