Davanın dayanağını teşkil eden takip dosyasında yapılan haciz­de borçlunun, ödeme gücünün bulunmadığını beyan ettiği, haczi kabil mal bu­lunmadığı ve yapılan araştırmalarda da borcu karşılayacak malvarlığına rastlanmadığı anlaşıldığından aciz halinin varlığı ve İİK'nin 278/3-1.maddesi uyarınca yakın akraba­lar arasında yapılan satışın bağışlama sayılacağından iptal koşullarının gerçekleştiği-
Çeklerin keşide tarihlerinin ilk satışın yapıldığı tarihten 37 gün sonra başladığı, dinlenen tanık ve borçlunun oğlunun beyanına göre de borç para alışverişinin 1996 sonrasında olduğu ve bundan dolayı çek keşide edildiği, tanığın beyanına göre 1996-1999 yılları arasında borçlu yanında çalıştığı dönem içinde davacının, davalı borçluya para verdiğinin belirtildiği ve davacı tarafından aynı alacağa ilişkin olarak açılan ve kabul ile sonuçlanıp onanarak kesinleşen ve işbu dava için de güçlü delil olan tasarrufun iptali davasında da davacı alacağının tasarruftan önce doğduğu hususunun kabul edildiği, davacı tarafa yemin teklif edilmiş olması karşısında davacının yemin teklifini reddetmesinin de sonuca etkisi bulunmadığı-
Borçlu şirket hakkında iflas kararı verilmesinden önce açılan iflasın ertelenmesi davası devam ederken sözleşme ile borçlu şirkete ait ekipman ve markanın davalı şirkete satıldığı, sözleşmenin davaya bakan mahkemenin onay vermesi şartına bağlandığı, sözleşmenin kayyumlar tarafından onaylandığı, davalı şirketin sözleşmeden sonra ticaret siciline tescil edildiği, müflis şirketin zararına olacak şekilde düşük bedel ile devir yapıldığı, tanık beyanları ile işlemin muvazaalı olduğunun sabit olduğu anlaşıldığından, yetki alarak sözleşmenin iptali için tasarrufun iptali davası açan alacaklının davasının kabulünün isabetli olduğu-
Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun İİK 278/3-1 madde gereğince bağışlama niteliğinde olup batıl olduğu, İİK. mad. 280 gereğince davalının kardeşi olan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu ve bu durumda da tasarrufun iptali gerektiği-
Davanın İİK'nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, borcun doğumunun boşanma dava­sı değil, bu davaya açmayı gerektirir fiillerin başladığı tarih olarak kabulü gerektiği-
Davacı tarafından kat'i aciz belgesinin sunulmuş olduğu, davalının borçlu ile kardeş olması nedeniyle onun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufların İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi bulunduğu; satış bedelinin rayiç değer altında olması nedeniyle tasarrufun İİK. mad. 278/2 gereğince de iptale tabi olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklının, davalı borçludaki alacağının gerçek bir alacak olması koşulu ile borcun (davacının alacağının) iptali istenen tasarruftan önce doğmuş olmasının davanın ön koşulları olduğu- Tasarrufun iptali davasının önkoşul yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Gerek takip konusu çekin keşide ve ibraz tarihleri gerekse borçlu ile davacı arasında borcun dayanağına ilişkin temel borç ilişkisinin bulunmadığını taraflarca dile getirilmesi ve icra hukuk mahkemesi ilamı ile dava konusu icra takibi hakkında zamanaşımı nedeniyle "icranın geri bırakılması"na karar verilmiş olması karşısında, esas dava yönünden dava koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı ile davalı borçlu ve dava dışı kişi arasında takip konusu çekle ilgili temel ilişki bulunmadığı,takip konusu çeklerin ibraz tarihi itibarıyla borcun iptali istenen tasarruftan sonra doğduğu anlaşıldığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-  Davacılar ile davalı borçlu arasında takip konusu çeklere ilişkin temel ilişkinin varlığı ileri sürülmediği gibi, takip konusu çeklerin tasarruftan önce verildiği yani vadeli düzenlendiği yönünde de davacılar tarafından ileri sürülmüş bir iddia bulunmadığı-
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları ile TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan danışık (muvazaa) davaları bir benzerlik görülmekte ise de amaç ve hukuki nitelik olarak biribirinden farklı olduğu- Danışıklığa dayalı olarak açılan davanın kabulü için, borçlu ve üçüncü kişi arasındaki işlem gibi üçüncü kişi ve sonrasındaki kişilerinde kötü niyetli ve işlemin danışıklı olması gerektiği- Davalının dördüncü kişi olarak kötü niyetli ve mal kaçırma amacı ile işlemin yapıldığını bildiği yönünde somut bir delil ve ispat olmadığı gibi, taşınmaz için çektiği anlaşılan kredi miktarına göre taşınmazın gerçek değeri ile alış bedeli arasında fahiş bir farkta bulunmadığı, davalı yönünden "danışıklılık iddiası" ispat edilemediğinden, bu şahıs yönünden işlem geçerli olup, davanın bir bütün olarak ispat edilemediğinin kabulü ile davanın reddi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olmasının gerektiği, davacının dayandığı kredi sözleşmesinin tasarruf tarihinden sonra düzenlendiği-