Tarafların evlilik birliği içerisinde alınarak davalı koca adına tescil edilen dava konusu taşınmazın değerinin altında gösterilmek suretiyle muvazaalı olarak kız kardeşinin eşine devredildiği, bu nedenle muvazaalı satışın iptali ile mal rejiminin tasfiyesi olarak evin bilirkişilerce tesbit edilecek değerinin 1/2'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekeceği-
Davacının davasını, özellikle BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açtığını bildirdiği ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın BK.nun 18. (yeni TBK.'nun 19.) maddesi maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirileceği ve iptal kararı verilmesi halinde ise İİK.nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması gerekeceği-
Davacı alacaklının, borcun doğumunun takip dayanağı bononun düzenleme veya çekin keşide tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürmesi halinde, mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmesi, senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki araştırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilmesi ve dava koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği-
6183 Sayılı AATUHK'nun 35 maddesi gereğince limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olsalar da, açılan tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, kesinleşen kamu veya kurum alacağı için tahsil idaresince yapılan icra takibinin kesinleşmiş olması gerektiği- (NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)
Dava konusu tasarruflar ilk borcun doğum tarihinden sonra yapılmış olup, bu tasarruflar ile geçici aciz belgesi arasında iki yıllık sürenin geçmemiş olduğu görüldüğünden tasarrufların iptali davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Tasarrufun iptali davasına, itirazın iptali davasının sonucunun beklenmesi gerektiği-
Davacının kesinleşmiş bir alacağının olmadığı, açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verileceği-
Davacı alacağının, dava açıldıktan sonra borçluya miras hissesi olarak verilen taşınmazın devri sureti ile ödendiğinin açık olup, takip borcunun davalı borçlu tarafından ödenmiş olmasından dolayı hüküm kurulmasına yer olmadığı-
İptali istenen tasarrufu yapan davalının icra takibinde borçlu olarak yer almadığı anlaşıldığından, davanın reddedilmesi gerekeceği-
11. HD. 08.05.2014 T. E: 2013/1342, K: 8764-
Borçlu şirketin muvazaalı olarak diğer davalıya senet verdiği ve icra takibi yaptırması halinde, muvazaalı icra takibinin iptaline ilişkin davanın kabulü gerekeceği-