7226 Sayılı Kanunla getirilen durma sürelerinin, İİK'nın 128/a-2. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süreyi kapsamadığı, kıymet takdirinin icra müdürlüğünce 17.09.2019 tarihinde yapıldığı, davalı alacaklı tarafından kıymet takdirine itiraz edildiği, bu davanın yapılan yargılamasında alınan 02.03.2020 ta2rihli bilirkişi raporunda ve 16.06.2020 tarihli ek raporda tarihli ek raporda taşınmazın değerinin 1.650.000,00 TL olarak bildirildiği, ancak bu tespitin hangi tarih esas alınarak yapıldığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği, ......... İcra Hukuk Mahkemesinin .............. sayılı kararı ile de 1.650.000,00 TL değerin tespitine karar verilmekle birlikte yine kıymetin hangi tarih esas alınarak belirlendiğine yönelik tespit ve hüküm bulunmadığı, bu durumda İİK 128/a-2 maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin başlangıcı olarak sonradan kesinleşmesi koşulu ile kıymet takdirinin fiilen yapıldığı keşif tarihi olacağından ve fiili kıymet takdiri 17.09.2019 tarihi olup dava konusu ihale 14.10.2021 tarihinde yapıldığından 2 yıllık sürenin geçtiği, kamu düzeninden yapılan incelemeye göre ihalenin bu nedenle feshine karar verilmesi gerektiği-
Vekâletnamesinde kanun yolundan feragat yetkisi bulunan davacılar vekili UYAP sistemi üzerinden elektronik imzalı, ............ tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirdiklerinden, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekeceği-
Muhammen bedelin üzerinde gerçekleşen satışta davacının ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulmasının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkün olacağı-
Şikayetçinin maliki olmadığı taşınmazların ihalesi yönünden ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olmadığı bu nedenle ihalenin feshi isteminin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.03.2022 tarihli ve 2018/12-1063 E., 2022/241 K. sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Dairemizin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın kabulüne dair karar vermesinin hatalı olduğu-
Mahkemece dava konusu ihalelerin feshi talebinin reddi kararında yasaya aykırılık olmadığı davacı vekilinin istinaf talebinin yasal dayanağı bulunmadığı; yasal düzenlemeler karşısında karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 7343 Sayılı Kanunun geçici 18/son maddesi uyarınca uygulanması gereken İİK'nın 134. maddesi 5. fıkrası 3. bendi uyarınca dosya kapsamı ve ileri sürülen fesih sebepleri ile Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de dikkate alınarak davacı aleyhine ihale bedelinin takdiren %5'i oranında para cezasına karar verilmesi gerekirken %10'u oranında para cezasına karar verilmesi isabetli olmadığından kamu düzeninden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-b/2. maddesi gereğince kararın kaldırılması ile davanın reddi ile takdiren %5'i oranında para cezasına hükmedilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar vermek gerekeceği-
İstinaf tarihi itibariyle satış işlemlerinin durması gerekirken, satış işlemlerine devam edilerek ihale yapılmasının ihalenin feshi nedeni olduğu-
İhalenin feshi davasında, satışın esas kıymet takdirinin üzerinden iki yıllık süre geçmeden yapıldığı, şikayetçilerin kıymet takdirine itiraz ve ihaleye fesat karıştırıldığına dair fesih sebebi de ileri sürmediği, zarar unsuru gerçekleşmediği anlaşıldığından ihalenin feshi taleplerinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve şikayet esasa ilişkin nedenlerle reddedilmediğinden para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı-
Taşınmazın satışı için haciz tarihinden itibaren bir yıllık yasal süre içinde satış isteminde bulunulmadığı gerekçesi ile bu taşınmaza yönelik ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-