İİK.'nin 128/a madddesi uyarınca kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabileceği- Kıymet takdir raporu borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği ve takip dosyasında da borçlunun kıymet takdirine muttali olduğuna dair herhangi bir işlem bulunmadığı için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerekeceği- Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği- Buna göre, her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazların satış bedelleri muhammen bedellerinin yüzde yüzünün üzerinde olsa da, satış ilanı ve kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olması ve borçlunun kıymete yönelik itirazlarının bulunması karşısında, bu aşamada zarar unsurunun bulunmadığından söz edilemeyeceği-
Taşınmazların önemli özelliklerinin ilan edildiği, satış kararına uygun gazete ilanının yapıldığı, kararlaştırılan saatte satışın yapıldığı, ortaklığın giderilmesi davasında verilen karar sonucu satış yapıldığından İİK'nın 129. maddesinin göndermesiyle aynı Kanun'un 115. maddesinin uygulanmayacağı, (Banka muvafakati bakımından) ihaleye konu taşınmazları satın alan hissedar ...'nun diğer hissedarları temsile yetkili olduğu dolayısıyla şikayet eden vekilinin fesih sebeplerinin yerinde olmadığı ancak 5708 ada 6 parselde kayıtlı 23 ve 24 numaralı bağımsız bölümler için zarar unsuru gerçekleşmediği- Şikayetçi aleyhine ihale bedelleri toplamının %1'i oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olduğu görülmekle, ihale bedelinin %1'i olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin uygun olacağı-
İhalenin feshinin reddine ilişkin olarak fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurularak para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Taşınmazların birinin ya da birkaçının satılması tüm alacakları tatmine yeterli ise artık bundan sonraki diğer taşınmazların icra müdürlüğünce satışının yapılmaması gerekeceği-
Bozma ilamının sonuç kısmında “dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine” ibaresinin yazılması maddi hataya müstenit olup ilamda açıkça İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu belirtildiği halde bozma sonrası İlk Derece Mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi hükmüne uygun olmayacak şekilde Bölge Adliye Mahkemesi'nce yargılama yapılarak yeniden tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verildiğinin görüldüğü, o halde, Dairemiz bozma ilamı üzerine, İlk Derece Mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhaleye fesat karıştırıldığı iddiası hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair verilen karara yapılan itirazın reddedildiği, ihale saatini içerir cd görüntülerinin ayrıntılı ve hüküm kurmaya yeterli raporda kamera görüntülerinde davacının ileri sürdüğü iddiaların vuku bulduğuna ilişkin bir tespit yapılmadığı, tanığının para alışverişini görmediği alınan beyanından anlaşıldığı somut uyuşmazlıkta ihaleye katılımın engellendiği iddiasının ispat edilememiş olduğu- İhale bedelinin %5'i oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekirse de satılan mal, muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber, yapılan usulsüzlük (yolsuzluk) malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi, mal daha yüksek bir bedelle satılabilecek idi ise), malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin (mesela borçlunun), ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğu- İsteklilerden birinin arttırmaya katılmasının engellenmiş olması ihalenin feshi sebebi olduğu- İcra mahkemesinin, ihalenin feshi talebini incelemedeki yetkisi (itirazın kaldırılmasındaki gibi) sınırlı olmadığı, ihalenin feshi sebepleri, tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebileceği-
Alacaklı vekili tarafından bir yıllık satış isteme süresi geçmeden 17.06.2019 tarihinde taşınmazların satışının talep edildiği ve aynı sürede 1.000,00 TL satış avansının yatırıldığını, alacaklı vekili tarafından satış talebinin süresinde yapılması ve satış avansının yatırılması nedeniyle takibin düştüğünden bahsedilemeyeceğini, satış ilanının şikayetçi vekiline 02.01.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, ihalenin feshini isteyen şikayetçinin kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremeyeceğini, satış kararına uygun olarak gazete ilanının yapıldığını, ihaleye ilişkin şartname ve satış ilanının kıymet takdiri raporuna uygun olarak hazırlandığını, ihalenin elektronik ortamda usulüne uygun olarak ilan edildiğini, İİK'nın 129. maddesi uyarınca ihale bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin yüzde ellisi ile paraya çevirme ve paraların paylaştırma masraflarını karşıladığını, satış ilanının gün ve saatlerine uyulduğunu, açık arttırma tutanağının yasanın aradığı tüm şartları içerdiğini, satış ilanında KDV'nin hatalı gösterildiği ve satışa hazırlık işlemlerine yönelik diğer şikayetlerle ilgili süresinde şikayet hakkı kullanılmadığından bu hususların ihalenin feshi aşamasında ileri sürülemeyeceğini, resen yapılan değerlendirmede de feshi gerektiren bir olguya rastlanmadığını, her ne kadar şikayet konusu taşınmazlar muhammen bedelin üzerinde satılmış ise de; borçlunun şikayet dilekçesinde İİK'nın 150/e maddesine göre takibin düşmesi nedeniyle satışın yapılamayacağı yönünde şikayetinin de bulunduğunu ve bu nedenle işin esasının incelendiğini, mahkemece de işin esası incelenmesine rağmen hukuki yarar yokluğu nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, 7343 Sayılı Kanunla Değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak üç taşınmazın ihale bedeli toplamı üzerinden %5 oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
İflas idare memurlarına satış ilanının ayrı ayrı tebliğ edilmiş olmasına göre her ne kadar müflis ...'nun ihalenin feshi davası açmakta aktif husumet ehliyeti bulunduğu kabul edilse dahi satış ilanının usulüne uygun olarak iflas idare memurlarına yapıldığı, dolayısıyla satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin yerinde olmadığını, ihaleye fesat karıştırıldığı iddialarına ilişkin somut hiçbir delile, tanık beyanına dayanılmadığını, dolayısıyla kamu düzenine ilişkin incelenen bu hususların dışında diğer şikayet sebeplerinin kamu düzeninden olmadığından ihalenin feshi talebinin reddi gerekeceği-
İhale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı- Şikayetçinin, asıl borçlu lehine taşınmazını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldığı görülmüşse de, kendi adına kayıtlı olmayan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin (şikayet hakkının) bulunmadığı- "Borçlu şirket takibe konu borçtan kredi sözleşmesi ile şahsen borçlu gerçek şahıs olan ipotek veren üçüncü kişiler taşınmazları ile aynen sorumlu olup aynı zamanda kredi sözleşmesinde müteselsil kefil konumunda olduğundan, borçlu şirkete ait ipotekli taşınmazın ihalesinin feshinde hukuki yararları bulunduğu, borçlu şirkete ait taşınmaz ihalede ne kadar yüksek bedelle alıcı bulur ise aynı borçtan taşınmazları ipotekli olduğu için o miktar kadar ipotek borcunun azalacağı" şeklindeki karşı görüşün kabul görmediği-