Borçluya gönderilen ödeme emrinin muhatabın adreste bulunmama sebebinin belirtilmediği, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin anlaşılamadığı, bu nedenle ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu- Borçlu vekiline azilname ile azledildiği tarihten sonra yapılan tebligat ile borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Diğer bir takip dosyasına ilişkin borçlu adına ihalenin feshi davası açılmış olmasının da borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğu şeklinde yorumlanamayacağı- Ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- "Borçlunun 5 yıl boyunca takipten haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasının dinlenmeyeceği ve ödeme emrinin diğer takip dosyası ile aynı şekilde tebliğ edilmesi üzerine, o takipte ödeme emrinden daha önce haberdar olunduğu beyan edilerek ihalenin feshi davası açılmasının da durumu değiştirmeyeceği"-
Bölge Adliye Mahkemesince, Dairenin bozma kararından önce verilen kararda, ihalenin feshi isteminde zarar unsuru bulunmadığından bahisle şikayet dilekçesinde ileri sürülen hususlardan sadece süresinde satış avansı yatırılmaması nedeniyle haczin düştüğüne dair iddianın incelendiği belirtilerek sonuca gidildiği, şikayette ileri sürülen sair fesih iddialarının ise hiç incelenmediği, Dairenin bozma ilamı ile; yasal süresi içerisinde satış avansı da yatırılmak suretiyle usulüne uygun olarak satış istendiğinden aksi yöndeki Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinin yerinde olmadığına değinildikten sonra, taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satılmış olsa dahi, borçlunun şikayet dilekçesinde, satış ilanı ile kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği ile birlikte kıymet takdirinin düşük belirlendiğine ilişkin iddialarının da bulunması karşısında, bu hususlara yönelik istinaf nedenlerinin de incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulduğu, ......... tarihli duruşmada Dairenin bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde; bozma kararında belirtildiği üzere kıymet takdiri raporu ile ilan tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olup olmadığı ile birlikte kıymet takdirinin düşük belirlendiğine ilişkin iddialar incelenmeksizin karar verildiği ve bu suretle Dairenin bozma kararının gereği gibi yerine getirilmediğinin anlaşıldığı-
İhale bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğundan, borçlunun fesih isteminde hukuki yararının bulunmadığı-
Borçlu tarafından 18.07.2022 tarihinde istinaf başvurusunda bulunulduğu, ek karar ile borçlunun istinaf başvurusunun süresinde olmadığından reddine karar verildiği, iş bu ek karara karşı borçlu tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede, istinaf başvuru süresinin son gününün 15.07.2022 resmî tatil gününe, devam eden günlerin ise hafta sonuna denk gelmesi nedeni ile borçlu tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmış olup İlk Derece Mahkemesinin 01.09.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve işin esasının incelenmesine geçilmiş olup somut olayda, diğer borçlu adına kayıtlı taşınmazın 1/2 hissesine 13.10/2021 tarihli keşif neticesinde 616.860,00 TL değer takdir edildiğini, kıymet takdiri ve satış ilanının şikayetçi borçluya tebliğ edildiği, buna dair herhangi bir şikayet nedeninin bulunmadığını, taşınmaz hissesinin 22.04.2022 tarihli ihalede 700.000,00 TL bedel ile muhammen bedelinin üzerinde ihale edildiği anlaşıldığından, davacı borçlu yönünden zarar unsuru gerçekleşmemiş olduğundan borçlunun ihalenin feshi isteminde hukuki yararı bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğuna-
Şikayetçi 3. kişi alacaklının ihalenin feshi başvuru dilekçesinde kıymet takdir raporuna ilişkin bir itirazının bulunmadığı ve şikayetçinin alacaklı olduğu takip dosyasının infazen işlemden kaldırıldığı anlaşıldığından alacaklının ihalenin feshi isteminde hukuki yararının bulunmadığı-
Mahkemece hükme esas alınan .............. tarihli raporda bilirkişi tarafından dava tarihi itibariyle değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmiş olup, iki yıllık süre mahkemece aldırılan rapordaki değerleme tarihi olan ............. tarihinden başlayacağından, satış tarihi olan ............. günü itibariyle İİK'nın 128/a-2. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin geçtiği, bu durumda kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirilmiş olup, taşınmazın muhammen bedelin üzerinde ihale edilmiş olması re'sen gözetilen iki yıllık sürenin dikkate alınmasını ortadan kaldırmayacağından ilk derece mahkemesince taşınmaz ihalesinin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İlgililere usulsüz tebligat yapıldığı iddiasının( ya da tebligat çıkartılmadığı) borçlu tarafından ileri sürülemeyeceği-
Davacı .......’nın borçlu şirket temsilcisi olarak borçlu şirket adına ihalenin feshi davasını açma hakkı var ise de; takibin taraflarından olmadığı gibi, takip dayanağı kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olmasının ipotekli takipte kendisine borçlu sıfatı kazandırmayacağı tabi olmakla birlikte, tapu sicilindeki ilgililerden yada ihaleye pey sürmek suretiyle iştirak edenlerden de olmadığından, İİK’nın 134/2. maddesi gereğince, kendi adına bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığının kabulü gerekeceği, o halde; Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle yeniden esas hakkında verilen kararla, gerekçeli karar başlığının davacılar kısmına ........’nın yanı sıra ......... ... A.Ş.’nin de yazılması ve davacı ..... yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ve aleyhine para cezasına yer olmadığına, diğer davacı ...... A.Ş. yönünden ise, dava tarihi itibariyle 7343 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile İİK'ya eklenen 111/a maddesinin yürürlükte olmadığı ve somut uyuşmazlıkta uygulanamayacağı tabi olmakla, müflis borçlu şirket yönünden ihalenin feshi sebebi bulunmadığından, davanın esastan reddine ve 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3. maddesi gereğince fesih gerekçeleri ile Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak davacı şirket aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, gerekçeli karar başlığında tarafların hatalı yazılmasının ve bunun sonucu olarak da para cezasının davada aktif husumet ehliyeti bulunmayan ....... aleyhine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçi vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesi ve kamu düzeni kapsamında yapılan inceleme neticesinde, satış ilanı tebligatının borçlunun " .../ Sakarya" adresine tebliğe çıkartıldığı, alıcı gösterilen adresten ayrıldığı şerhi ile iade edildiği, iş bu adresin mernis adresi olması sebebiyle TK 21/2 maddesine göre satış ilanının 25.10.2021 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, tebliğin T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca şikayetçiye usulüne uygun olarak yapıldığı, kıymet takdiri raporunun tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin olarak, kendisine kıymet takdiri tebliğ edilmeyen ilgilinin, satış ilanının tebliğinden itibaren yedi günlük sürede kıymet takdirine itiraz etmemesi halinde, yine bu hususu ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürmesinin mümkün olmadığı ve satış ilanı tebliğinin usulüne uygun olması nedeniyle bu yöndeki fesih sebeplerinin isabetli görülmediği, sair fesih nedenlerinin de yerinde olmadığından şikayetin reddi kararının yerinde olduğu, ancak; istinaf incelemesi aşamasında yürürlüğe giren 7443 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri, davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmaması ve Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi nazara alınarak davacı aleyhine ihale bedelinin % 5'i oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken % 1 oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olduğu-
Şikayetçinin ............. İcra Müdürlüğü’nün .............. E. sayılı dosyasının alacaklısı olduğu ve söz konusu dosyadan satışa konu taşınmaz üzerine ............. tarihinde haciz koydurduğu, bu haliyle davacının haciz alacaklısı sıfatı ile İİK'nın 134/2. maddesi gereğince ihalenin feshini isteyebilecek olan tapudaki ilgililerden olduğu- Satışa konu taşınmazın değerinin 1.140.313,00 TL olarak tespit edildiği, açık artırma ilanı ve şartnamesinde artırmaya iştirak için alınacak teminatın %20 (228.062,60 TL) olduğu, satış isteyen önceki sıradaki haciz alacaklısının dosya alacağının ise 111.127,46 TL olduğu, şikayetçinin haczinin 210. sırada olduğu ve alacak miktarının 621.769,26 TL olduğu, önceki tarihli hacizlerden yalnızca .......... İcra Müdürlüğü’nün ............ E. ve ............. İcra Müdürlüğü’nün ........... E. sayılı takip dosyalarının alacak miktarları toplamının bile 3.000.000 TL'nin üzerinde olduğu, muhammen bedelden bu 2 takip dosyasındaki miktar çıkınca kalan miktarın muhammen bedelin %20’sini karşılayamayacağı, bu durumda önceki haciz sayısı ve alacak miktarları dikkate alındığında, ihalenin muhammen bedel miktarınca satılması halinde dahi şikayetçiye düşecek bedel bulunmadığı, teminatsız katılımın kabul edilmemesinde usule aykırı bir yön bulunmadığı, teminatsız katılım konusunda karar merciinin asıl icra müdürlüğü veya talimat icra müdürlüğü olup olmadığı değerlendirmesi yapılmasında yarar bulunmadığı- İhalenin usulüne uygun olduğu, ancak 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-