Mahkemece tarafların bildirmiş oldukları tanıkların tamamının dinlendiği, ihale alıcısı .............. ile şikayetçi ve bir kısım diğer davalılar arasında şikayet konusu taşınmazın ilk iki satış tarihindeki ihalelere katılım sağlanmaması ve bu şekilde satışların düşürülmesi karşılığında belli bir miktar para karşılığı anlaşma yapıldığı şeklinde bir kısım tanık beyanı olduğu fakat 22.03.2019 tarihli feshi talep olunan satış için taraflar arasında yapıldığı iddia olunan anlaşmanın şifahi olduğu ve herhangi bir zorunluluğu olmayıp telkinden öteye geçmediğinin, tarafların isterlerse anılan satışa iştirak edebileceklerinin anlaşıldığı, kaldı ki ihale günü şikayetçinin satış saatinden yarım saat önce satış memurluğuna geldiği fakat ihaleye kimsenin katılmadığı zannıyla satışa iştirak etmeyerek geri döndüğünün de şikayet dilekçesinde beyan olunduğu, ihale alıcısı ile taraflar arasında ihaleye katılım sağlanmayacağının söylenmesinin, ilgililerin ihaleye katılımlarına engel olabilecek nitelikte bir durum oluşturmayıp sadece manevi telkinde bulunma hali olarak kabul edilmesi gerektiği, dolayısı ile ihalenin feshi nedeni olamayacağı-
İhale feshi için düzenlenen iki yıllık sürenin 7226 sayılı Kanun’la getirilen durma hükümlerine tabi olmadığı- İhaleye konu taşınmazların kıymet takdiri işleminin, icra müdürlüğünce 13.07.2018 tarihinde yaptırıldığı, iki yıllık sürenin başlangıcı olan 13.07.2018’den ihale tarihi olan 28.07.2020 tarihine kadar İcra İflas Kanunu'nun ilgili maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin geçtiği nazara alındığında iki yıldan fazla süre geçtikten sonra ihale gerçekleştirildiğinden, taşınmazlardan birinin muhammen bedelin üzerinde ihale edilmiş olması da re'sen gözetilen iki yıllık sürenin dikkate alınmasını ortadan kaldırmayacağı-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında; ................ İcra Hukuk Mahkemesinin ................, ................. İcra Hukuk Mahkemesinin ................... sayılı dosyalarında açılan ihalenin feshi davalarının henüz kesinleşmediği tespit edilerek, İİK’nın 134/9. maddesi gereğince bu davaların tescile engel olduğu belirtilmiş ise de; bu davaların sırasıyla, 3. kişi ... ... Ltd. Şti. tarafından açılan ve aktif husumet yokluğundan reddine hükmedilen ve daha önceden yukarıda dosya numaraları belirtilen mahkemelerde asıl borçlu ile ipotek borçlusu tarafından ayrı ayrı açılan davaların, bu kez asıl borçlu ve ipotek borçlusu tarafından birlikte açılması sonucunda, asıl borçlu yönünden kesin hüküm, ipotek borçlusu yönünden ise derdestlik nedeniyle reddine karar verilen davalar olduğu görülmüş olup, usule yönelik verilen bu kararların, asıl borçlu ile ipotek borçlusu tarafından açılan ve ................ İcra Hukuk Mahkemesinin .................... sayılı dosyalarında görülen ihale feshi davalarının reddine ilişkin kararların kesinleşmesi karşısında, tescile engel olduğunun kabulünün mümkün olmadığı- İcra müdürlüğünün, ihalesi kesinleşen taşınmazın ihale alıcısı adına tesciline ilişkin işlemleri yapmaktan kaçınması ve bu yönde verdiği karar, İİK'nın 134/son maddesi hükmüne aykırı olup, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile şikayet konusu kararın iptaline karar vermek gerekeceği-
Davacı kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından, ihalenin feshini istemekte hukuki yararı olmadığı dolayısı ile davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, yine hukuki yarar yokluğu nedeniyle işin esasına girilmeksizin davanın reddine karar verildiğinden para cezasına hükmedilemeyeceği -
Kıymet takdir raporuna itiraz üzerine İcra Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda değerlemenin hangi tarihe göre yapıldığı açık bir şekilde belirtilmediği bu nedenle Dairemizin yerleşik içtihatları gereğince İİK'nın 128/a maddesinde düzenlenen iki yıllık sürenin İcra Müdürlüğünce yapılan keşif tarihinden başlatılacağı, HGK'nın 26.02.1992 gün ve 1992/70-130 E. ve K. sayılı kararında “satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı” benimsenmiş ve ayrıca İİK'nın 128. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin başlangıcının bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmış olmakla, söz konusu dosyada kıymetin belirlendiği keşif tarihi olan 10.10.2018 tarihinden ihale tarihi olan 09.11.2020'ye kadar iki yıllık süre geçmiş olduğu bu gerekçe ile de ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde İcra Mahkemesince itirazın incelemesiz reddedilmesi halinde, İcra Mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesinin mümkün olduğu- Ancak, kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceklerine
Somut olayda, istinaf eden şikayetçiye gönderilen muhtırada, istinaf harçlarının nereye ödeneceğine dair bir ibareye yer verilmediği bir başka deyişle istinaf harçlarının yatırılma merciinin gösterilmediği böylelikle gönderilen muhtıranın usulüne uygun olmadığının anlaşıldığı, bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de olmadığı, öyle ise, usule aykırı ve geçersiz bu belgenin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurmasının da kabul edilemeyeceği, dolayısıyla, bu tebligat (muhtıra) HMK.m. 344 hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmemiş olsa dahi, buna dayanılarak istinaf eden vekilinin hükmü istinaf etmekten vazgeçmiş sayılmasına olanağın olmadığı, anılan (tebligat) muhtıra geçersiz olduğundan 6100 sayılı HMK.’nun 344. maddesinde, “başvurunun yapılmamış sayılmasının koşulu olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, o halde; Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun incelenmesi gerekirken, kesin süre içerisinde istinaf harçlarının yatırılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçinin alacaklı olduğu dosyanın incelenmesinde; İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca ihale konusu taşınmazlar için süresinde satış talep edilip avans yatırılmadığından ihale tarihi itibariyle haczin düştüğünün anlaşıldığı, o halde mahkemece şikayetçinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle şikayetinin reddi gerekeceği-
İhalenin İİK nın 40/1 maddesi kapsamında takibin durduğu bir aşamada kesinleştiği, her ne kadar kesinleşen ihale nedeni ile taşınmazın tapu kaydının naklinin İİK nun 40/1 maddesi kapsamında değerlendirilemeyecek olsa da takibin durduğu bu evrede mahsup işlemi yapılamayacağı, mahsubun ancak bozulan ilam yerine yeni bir ilamla alacağın mevcudiyetinin tespiti halinde mümkün olmakla birlikte mahsupla ilgili ihale tarihine kadar geriye yönelik işlem yapılmasında da bir usulsüzlük bulunmadığı, asıl alacağa ihalenin kesinleştiği ana kadar faiz işletilmemesi gerektiği, zira ihale bedeli peşin ödendiğinde ihalenin kesinleştiği anda bedel neması ile birlikte alacaklıya ödenip borçtan düşmüyorsa buradan anlaşılması gereken borcun ödenme tarihinin ihale bedelinin yatırıldığı tarih olduğu, ihale bedelinin yatırıldığı tarih itibari ile para alacaklının olduğu için nemanın da ona verileceği, ihalenin alacağa mahsuben yapıldığı anda borcun ödenmiş olacağı, İİK nın 134/1 maddesi kapsamında ihale ile ihalenin kesinleşmesine kadarki geçen dönemde icra dairesi tarafından alınan tedbir ve idareye yönelik işlemlere karşı şikayet yoluna gidilebileceği, bu hakkın kullanılmamasından dolayı uğranılan zarar veya hak kaybının İİK nın 134. maddesi kapsamında mahsup veya alacağa işleyecek faizle bir ilgisi bulunmadığı gerekçeleri ile usul ve esasa uygun bulunan bilirkişi raporu doğrultusunda şikayetin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Şikayetçi ihale alıcısının, ihalede satın aldığı araçları teslim almaya gittiğinde; araçtaki hasar durumunun satış ilanında yazıldığından daha fazla olduğu, araçların mevcut durumunun kullanılmaz halde olduğu, yani malın esaslı vasıflarında hataya düşürülmüş olduğu görülmekle, bu durumda, mahkemece ihalenin feshi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-