Şikayet eden üçüncü kişi lehine cebri satışı engeller şekilde verilen tedbir kararı bulunmadığından şikayetçinin ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmadığı-
İhalenin amacına ulaşmasını ve malın gerçek değerine satılmasını, ihalenin sağlıklı ve normal şartlarda yapılmasını engelleyici, dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan davranışlarda bulunulması ve ihaleye katılıma engel olunmasının 'ihaleye fesat karıştırma' niteliğinde olduğu- Tarafların fesat nedeni olarak ileri sürdükleri maddi vakıaları, tanık dahil her türlü kanıtla ispat edebilecekleri-
7343 Sayılı Kanunla Değişik 134/5-3 maddesi gereğince fesih sebepleri göz önünde bulundurulduğunda Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak şikayetçiler aleyhine hükmedilen para cezasının ihale bedelinin %5'i olarak takdirinin uygun olacağı-
Taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedelinin direnme karar tarihi itibarıyla 107.090,00 TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı-
Temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde para cezasının göz önünde bulundurulmayacağı- Taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedeli direnme karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddi gerektiği-
Satış ilanında damga vergisi oranı ya da miktarının gösterilmemiş olmasının, ihalenin feshini gerektirmeyeceği-
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığını, İİK'nın 295. maddesi gereğince mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam olunabileceğini, ayrıca her ne kadar ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 21.10.2020 tarih 2020/1537 E. -2020/1337 K. sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verilmiş ise de;dosyada yer alan tasdik kararında da rehinli/ipotekli takiplerin yapılamayacağına ya da başlamış takiplerin duracağına dair bir tedbir kararının bulunmadığının anlaşıldığını, şikayet dilekçesinde Şikayetçi borçlu tarafından kendilerine gönderilen kıymet takdiri ve satış ilanı tebligat usulsüzlüğünün açıkça ileri sürülmediğini, bu durumda borçlu tarafından en geç satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren yasal süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığından kıymet takdirinin kesinleştiğini, İİK'nın 128/a-2.maddesi uyarınca kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmeden ihalenin yapıldığını, ihale sırasında ... isimli alıcıların önce ihaleye ayrı ayrı isimlerini yazdırarak paralarını ancak denkleştirebildiklerini ifade ederek ortak pey sürdükleri iddiasının ihaleye fesat kapsamında kalmadığını, kaldı ki mahkemece de bu üç kişinin ortak pey sürdüklerinin tespit edildiğini, yine mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere ihalenin feshine konu taşınmazların satış bedelinin taşınmazların muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, bu durumda zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiğini, şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığını, mahkemece ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ve İİK'nın 134. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi gereğince işin esasına girilmediğinden şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı-
Somut olayda, İİK.nun 134. maddesi gereğince feshi istenen şikayete konu 1.310.590,20 TL muhammen bedelli taşınmazın, 2.100.000,00 TL'ye ihale edildiğini ve satış bedellerinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğunu, davacı hissedarın şikayet dilekçesinde ihalenin feshi ile birlikte kıymet takdiri raporunun tebliğ işlemine ve kıymet takdirinin taşınmaz değerini karşılamadığına yönelik açıkça şikayet ve itirazının bulunmadığı ve ihaleye fesat karıştırıldığına ilişkin bir iddiasının da bulunmadığından şikayetçinin İİK'nun 134/11. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığı açık olduğundan davacı paydaşın istinaf başvurusunun esastan reddine, diğer paydaşın istinaf başvurusunun ise süresinde olmadığından süreden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhale tarihinden sonra borcun kapatılmasının ihalenin geçerliliğine bir etkisi olmayıp, hem alacaklı hem de ihale alıcısı tarafından dava kabul edilmedikçe ihalenin feshine karar verilemeyeceği, borçluya kıymet takdir raporu ve satış ilanının usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, süresinde kıymet takdirine itirazda bulunulmadığı, bu nedenle Taşınmazın kıymetine ilişkin hususların bu aşamada ileri sürülemeyeceği, kıymet takdirinin üzerinden 2 yıldan fazla süre geçmediği, satış kararında tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilana karar verildiği, mahkemece yapılan araştırmaya göre ilan yapılan Türkiye gazetesinin en fazla tiraja sahip 5 gazeteden biri olduğu cevabı verildiği, fesat iddiası yönünden ihaleye katılımın engellendiği yönünde somut bir iddia ileri sürülmediği, mahkemece bu hususta delil ve tanıklarını bildirmek üzere davacı tarafa verilen kesin süre içinde delil ve tanık listesi bildirilmediği, ihale bedelinin İİK'nun 129. maddesi koşullarına uygun olduğu, rüçhanlı alacağı karşıladığı, resen yapılan değerlendirmede de feshi gerektiren bir olguya rastlanmadığı, bu nedenle ihalenin feshi isteminin reddine ilişkin verilen mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak 7343 Sayılı Kanunla Değişik 134/5-3 maddesi gereğince Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi, ihale tarihinden sonra dosya alacağının kapatılmış olması nazara alınarak şikayetçi borçlu aleyhine hükmedilen para cezasının ihale bedelinin %1'i olarak takdirinin gerektiği-
Somut olayda; şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı hususu ile ölçülülük ilkesi nazara alındığında ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-