Şikayetçi borçlunun soyut iddiası dışında fesat olgusu ispat edilemediği gibi, ihale tutanağında ihale bitiş saatinin bulunmadığının şikayetçi tarafından ileri sürülmediği ve ihalenin saatinden önce bitirildiği de iddia ve ispat edilmediğine göre, mahkemece ihalenin feshi isteminin reddinin gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın mülkiyet hakkının cebri icra ile satıldığı, bu satışa ilişkin olarak davalı koca tarafından açılan ihalenin feshi davasının ise reddedildiği, bu nedenle yapılan işlemin diğer eşin rızasına bağlı olmadığı-
Satış kararında ihalenin, o tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümleri doğrultusunda ikinci ihale gününde % 40 oranı üzerinden yapılacağı ilan edilip, satışın da bu miktarı karşılar nitelikte yapılması halinde, ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
Taşınmaz satışlarında satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı- Tebligatın TK. 21/1 maddesine göre yapılmaya çalışıldığı ancak haber verilen güvenliğin kim olduğu, isim ve imzadan çekinip çekinmediği şerh verilmediğinden, usulüne uygun bir tebligattan söz edilemeyeceği-
Mülkiyet ihale ile alıcıya geçtiğinden, bu andan itibaren mal fiilen teslim edilmemiş olsa da, mal teslim edilinceye kadar malın kıymetinin çoğalması ile semerelerinden yararlanan alıcının telef olması ile zararlı sonuçlarına da katlanacağı, alıcının; malın yok olmasına ya da zarar görmesine neden olmuş kişiler hakkında genel mahkemelerde tazminat davası açma hakkı bulunduğu gibi, malın korunmasında, kusuru bulunan icra dairesi görevlileri hakkında da idare aleyhine tazminat davası açma hakkı olduğun, icra müdürlüğünce ihale konusu menkulün mahallinde bulunmadığından tesliminin imkansız hale gelmesi halinde, yükümlü kişiler hakkında genel mahkemelerde dava açılması gerekirken, icra mahkemesince ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taşınmaz üzerinde mükellefiyet bulunsa dahi icra müdürlüğünce satıştan önce mükellefiyet listesi düzenlenmemiş olmasının, ihalenin feshini gerektirmeyeceği, çünkü mükellefiyet listesi düzenlenmesinin, ihalenin feshi sebebi olarak İİK.’da öngörülmemiş olduğu-
Satış tarihi ile ilan tarihi arasında bir aylık süre bulunmasına ilişkin kural taşınmaz ihalelerinde uygulanması gereken yerleşmiş bir uygulama olup, menkul ihalelerinde bu kuralın uygulanmayacağı; mahkemece temsil kayyumunun davaya icazet verdiği şikâyetçi şirket yöneticisinin dilekçesinde ileri sürdüğü diğer ihalenin feshi sebepleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya icra emri tebliğ edildikten sonra icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmeden borçluya ait taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacakların haczedilemeyeceği (İİK 37)- Mahkemece öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulüne ilişkin icra mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenmesi, kesinleşmesi durumunda, icra emri tebliğ tarihi olarak kabul edilen tarihten önce taşınmazlara uygulanan haciz İİK 37'ye aykırı olacağından ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
K. taktirine itiraz edilmesine rağmen satışın yapılmış olmasının mahkemece satışın durdurulmasına karar verilmediği sürece tek başına ihalenin feshi nedeni olmayacağı, bu durumda kıymet taktirine itiraza ilişkin ileri sürülen hususların icra mahkemesince değerlendirilerek, satışa konu taşınırın satışa esas alınan muhammen bedelinin doğru olup olmadığı denetlenerek, bedelinin gerçek değerin altında olup olmadığının tespiti gerekeceği-
Vekil ile takip edilen ihalenin feshi davalarında "maktu" vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken "nispi" vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-