Satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler ihalenin feshini isteyebileceği (İİK. mad. 134/2), ihaleye konu menkullerin kendisine ait olduğunu iddia eden üçüncü kişinin -ihalenin feshi davası açmak yerine- istihkak iddiasında bulunabileceği-
Dava konusu taşınmazın, icra takip dosyası üzerinden satıldığı, bu satış işleminin iptali için açılan "ihalenin feshi davasının" reddedildiği, ret kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, taşınmazın mülkiyetinin cebri icra ile temlik alana geçtiği ve açılan davaların konusuz hale geldiği-
Görülmekte olan davanın konusunun davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacılara ait taşınmazların ihale yoluyla satılmasının veya ihalenin geçersiz olmasının menfi tespit davasının konusunu oluşturmayacağı-
Çekişme konusu taşınmazın yürütülen takip sonucunda  dava dışı kişilere ihale edilip edilmediği, ihale edilmiş ise ihalenin kesinleşip kesinleşmediği belirlenip, taşınmazın el değiştirdiğinin belirlenmesi halinde 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılarak tapu iptal-tescil davasının konusunun bir başkasına temlik edildiği takdirde dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltebileceği, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebileceğinin belirtilerek sonuca gidileceği-
İhale ile taşınmazı satın alan kişi veya kurumun taşınmaz mülkiyetini ihale tarihinde kazanmış olacağı, çekişmeli taşınmaz üzerindeki meskende kayıt maliki ve icra dosyasının borçlusu davalının oturduğu, kendisine ihtarname keşide edilmesine gerek olmadığı, bu nedenle ihalenin kesinleştiği tarihten başlamak üzere davanın açıldığı süreye kadar davalı-icra borçlusu aleyhine ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklının, ihaleye katılmayacağını söylemesinin, manevi telkinde bulunmak sureti ile ihaleye katılıma engel olma niteliğinde kabul edilemeyeceğini, ihaleye bu sebeple fesat karıştırıldığının kabul edilemeyeceği-
Her ne kadar satış mahalli tereddüte mahal vermeyecek şekilde açık ve net ilan edilmemiş ise de, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalenin feshi davasında hukuki yarar koşulunun gerçekleşmediğinin kabul edilmesi gerekeceği-
İİK’nin 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa’nın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
Şikayetçi borçlunun soyut iddiası dışında fesat olgusu ispat edilemediği gibi, ihale tutanağında ihale bitiş saatinin bulunmadığının şikayetçi tarafından ileri sürülmediği ve ihalenin saatinden önce bitirildiği de iddia ve ispat edilmediğine göre, mahkemece ihalenin feshi isteminin reddinin gerekeceği-