Tebligatın, TK.'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, tebliğ memurunun, kendiliğinden TK.'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapması kanuna aykırı olup, yapılan tebligatın usulsüz olduğu, İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Şikayetçinin kendisinin borçlu sıfatı bulunmadığından İİK'nun 134/2. maddesinde sayılan kişilerden olmadığı, borçlu şirket adına temsilcisi olarak talepte bulunma hakkı olduğu ancak borçlu şirketin müşterek imza ile temsil edildiği, diğer şirket temsilcisi ile aralarında husumet bulunduğu anlaşıldığından, iki ortak arasında husumet bulunduğu, mahkemece, öncelikle şikayetçi ortağa şirkete kayyum tayin ettirmesi ve kayyumun da icazetini sağlaması için süre verilip, verilen süre içinde kayyumun icazeti sağlanmadığı takdirde şikayetin husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazların satış sırasına göre birinin ya da birkaçının satılması alacaklının alacağını tüm eklentileriyle birlikte tatmine yeterli ise artık bundan sonraki diğer taşınmazların icra müdürlüğünce satışının yapılmaması gerekeceği, aksi halde, icra müdürlüğünce ihaleye devam olunarak borçlunun tüm taşınmazların satılması doğru olmayıp mahkemece borcu karşılayanlar dışındaki taşınmazlara ilişkin ihalenin feshine karar vermek gerekeceği-
Mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen davacı aleyhine, taşınmazların ihale bedelleri toplamı üzerinden para cezasına hükmedilmesi gerekeceği-
İhalenin, saatinden önce başlatıldığı, ihale tutanağında ihalenin bitiş saatinin gösterilmediği hususunun, mahkemece re'sen değerlendirilerek fesih nedeni yapılamayacağı-
Haczedilen ve ihale edilen menkullerin mütemmim cüz niteliğinde olması halinde, mütemmim cüz, asıl taşınmazdan ayrı olarak tasarruf işlemine konu olamayacağından, alacaklının satış talebi ile söz konusu taşınmazın ihale kapsamı dışında bırakılmasının ve icra müdürlüğünce bu talep doğrultusunda işlem yapılmasının mümkün olmadığı, mahkemece, ihale konusu menkullerin mütemmim cüz (bütünleyici parça) niteliğinde olup olmadıklarının tespiti açısından, cevap dilekçesinde öne sürülen savunma kapsamında araştırma yapılıp, icra hukuk mahkemesindeki dosyadan alınan bilirkişi raporu da getirtildikten sonra, gerekirse mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmak suretiyle, ihale konusu menkullerin niteliklerinin belirlenerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda, "Davacının davasının reddine" karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda "Davacının davasının reddine, davacının ihale bedelinin % 10'u oranında para cezasına mahkum edilmesine" karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiğinden, mahkemece yapılacak işin, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Mahkemece, ihale konusu menkullerin, arsanın ve/veya üzerindeki yapının, mütemmim cüz’ü (bütünleyici parçası) niteliğinde olup olmadıklarının tespiti açısından, cevap dilekçesinde öne sürülen savunma kapsamında araştırma yapılıp, bu araştırmalar ve dosyada bulunan diğer deliller göz önüne alınarak “çelik yapılar alanında uzman bir inşaat mühendisi”, “çelik yapılar ve aksamları alanında uzman bir makine mühendisi” ile “eşya hukuku alanında öğretim üyesi”nden oluşan bir heyet ile keşif yapılıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle, ihale konusu menkullerin niteliklerinin ve dolayısıyla şikayetçi 3. kişi ile ilişkilerinin belirlenerek, ihalenin feshi istemi hakkında da karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, “Davacının ihale bedelinin %10'u olan 112.610,00 TL para cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise, “Her iki davacının ayrı ayrı ihale bedelinin %10'u olan 112.610,00 TL para cezası ile cezalandırılmasına” hükmedildiği, dolayısıyla, duruşmada tefhim edilen hükümde, para cezasının muhatabının, asıl davanın şikayetçisi mi yoksa birleşen davanın şikayetçisi mi olduğu belirtilmediği halde, gerekçeli kararın hüküm kısmında, her iki şikayetçi hakkında ayrı ayrı para cezasına hükmedilerek çelişki meydana getirilmesinin, HMK'nun 298/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği-
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği, tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği ve İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı- Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekeceği- Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebileceği- Muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden” yapılan tebligat işlemi geçersiz olduğu- İİK. mad. 127 gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği ve borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi dairenin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-