“Muhatabın tebligatta gösterilen adreste oturduğu ancak işte olması sebebiyle dağıtım saatinde adreste bulunmadığı nedenle, adresin kapalı olduğunu komşusu ... beyan etmesi üzerine tebliğ imkansızlığından evrak mahalle muhtarına teslim edildi. 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırılarak en yakın komşusu ... A.....e haber verildi.” şerhiyle yapılan satış ilanı tebliğinin şeklen kanuna uygun olduğu- Borçlu tarafından "satış dosyasında yapılması gereken tüm tebligatların usule aykırı şekilde yapıldığı" iddia edilmiş ise de, "satış ilanı tebligatının usulüne uygun olmadığının" açıkça belirtilmediği ve yine "haber bırakılan kişinin komşusu olmadığı" hususunda da bir iddianın bulunmadığı görüldüğünden, icra mahkemesinin kendiliğinden satış ilanı tebligatı incelenerek ve haber bırakılanın borçlunun komşusu olup olmadığı yönünde re’sen araştırma yapılmak suretiyle ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda; ihale konusu taşınmaz üzerinde lehine ipotek tesis edilmiş olan ihale alacaklısı şirketin, ihale tarihi ile aynı tarihli 02.10.2017 tarihli yazılı cevabı ile, "toplam alacak miktarının 228.088.725,55 TL olduğunu" bildirilen alacak tutarının yapılacak işlemlerde esas alınmasını talep ettiği, ancak sonradan birinci artırma günü olan 02.10.2017 tarihinde taşınmazı ihale yolu ile 225.050.000,00 TL"ye kendisinin aldığı, ihale bedelinin yazılı olduğu tarihsiz ve havalesiz el yazısı ile yazılı şekilde "ipotek bedeli altında satışa muvafakat ettiklerini" bildirir dilekçe sunduklarının görüldüğü- Buna göre ihale alıcısının, önce alacak miktarının altında satışa muvafakat etmediğini bildirip daha sonra tarihsiz ve havalesiz dilekçe ile "ipotek bedeli altında satışa muvafakat etmesi" talebi ve talibi azaltır nitelikte olduğu, nitekim ihale alacaklısı dışında ihaleye katılım olmadığının görüldüğü- O halde mahkemece; yukarıda açıklanan nedenle şikayetçinin istemi kabul edilerek "ihalenin feshine" karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 133. maddesine göre yapılan ihalelerde, fesih isteminin reddi halinde para cezası öngörülmemiş olup, bu hususta para cezasının uygulandığı aynı Kanunun 134. maddesine yapılan bir atıf da bulunmadığı- Bu durumda; başkaca fesih nedeni de olmadığından, ilk derece mahkemesinin "fesih isteminin reddine" dair kararı yerinde olup şikayetçinin para cezasına mahkûmiyeti isabetsiz olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince %10 para cezası çıkarılmak sureti ile "davanın reddine" karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, icra müdürlüğünce şikayetin konusu olan taşınmazla ilgili 06.09.2018 tarihinde "satış kararı" alındığı, satış ilanının 12.09.2018 tarihinde gazete ile ilan edildiği ve ayrıca borçluya 17.09.2018 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, bundan sonra ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/940 Esas sayılı verilen "icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına" ilişkin tedbir kararının, 16.10.2018 tarihinde icra müdürlüğüne gönderildiği görülmüş olup, mahkemece 22.10.2018 tarihinde "şikayetin reddine" karar verilmesi üzerine satış işlemlerine kaldığı yerden devam edilerek 08.11.2018 tarihli ihalede taşınmazın satışı yapılmış ise de; yeniden satış günü belirlenmeden yapılan ihalede, "takibin durdurulması kararı" talep ve tâlibi etkilediğinden, ihalenin feshi sebebini oluşturduğu, bu hususun ayrıca ispatına gerek bulunmadığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle "şikayetin kabulü ile ihalenin feshine" karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, 26.09.2018 tarihli satış kararında; "Satışa çıkarılacak taşınmaz ilanının icra müdürlüğü ilan panosu ve elektronik ortamda ilan edilmesine, her yerden alıcısı çıkabilecek bir taşınmaz olmadığından ve elektronik ortamda ilan yapıldığından tarafların menfaati de gözetilerek İİK'nun 114/2 maddesi gereğince gazete ile ilanına yer olmadığına" karar verildiği, taşınmazın muhammen bedelinin 1.330.000,00-TL olduğu ve 671.000,00-TL’ye ihale edildiği, satışa yalnızca ihale alıcısının katıldığı görülmüş olup, bu haliyle, ihaleye yeterli katılımın olmadığı, yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, taşınmaz satış ilanının gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağı anlaşıldığı-
İhalenin feshi istemi, HMK'nun 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerektiği-
İpotekli taşınmaz maliki, "takibin iptalini isteminin reddine" dair verilen kararı istinaf ettiğinden, bu kararın istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılamayacağı, bu durumun, icra mahkemesince re'sen dikkate alınması gerektiği- İhale tarihi ile istinaf tarihinin aynı gün ise, şikayet dosyasında verilen kararın ihale saatinden önce istinaf edilip edilmediğinin (istinaf başvuru saatinin) araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kıymet takdirine itiraz davasında, icra müdürü tarafından belirlenmiş olan değerin, taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığının denetleneceği- Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş ise, iki yıllık sürenin icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı-
İİK’nun 134/2. maddesine göre; ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi, davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkûm edeceği- Somut olayda, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshi istemleri işin esasına girilerek reddedilen borçlular aleyhine para cezasına hükmedilmesi yerinde ise de; şikayetçiler arasında yer alan ve karar başlığında da "İstanbul 3. İflas Dairesi Müdürlüğü" olarak yazılan İflas Müdürlüğü aleyhine para cezasına hükmedilmesinin, para cezasının Hazine yararına verilmesi karşısında, yasa maddesinin düzenleniş amacına aykırı olacağı tabii olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi’nce; "HMK’nun 353/1-b-2 ve 356 maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, şikayetçi iflas müdürlüğüne hasren para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmesi" gerekirken, istinaf başvurusunun "esastan reddine" karar verildiği anlaşılmış olmakla, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, "Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği"-
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemenin bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermesi, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemesi, başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği; istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın 'direnme kararı' olmayıp, 'bozmaya eylemli uyma' sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilmesi gerekeceği-