Somut olayda, icra müdürlüğünce şikayetin konusu olan taşınmazla ilgili 06.09.2018 tarihinde "satış kararı" alındığı, satış ilanının 12.09.2018 tarihinde gazete ile ilan edildiği ve ayrıca borçluya 17.09.2018 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, bundan sonra ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/940 Esas sayılı verilen "icra takibinin dava sonuna kadar durdurulmasına" ilişkin tedbir kararının, 16.10.2018 tarihinde icra müdürlüğüne gönderildiği görülmüş olup, mahkemece 22.10.2018 tarihinde "şikayetin reddine" karar verilmesi üzerine satış işlemlerine kaldığı yerden devam edilerek 08.11.2018 tarihli ihalede taşınmazın satışı yapılmış ise de; yeniden satış günü belirlenmeden yapılan ihalede, "takibin durdurulması kararı" talep ve tâlibi etkilediğinden, ihalenin feshi sebebini oluşturduğu, bu hususun ayrıca ispatına gerek bulunmadığı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle "şikayetin kabulü ile ihalenin feshine" karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda, 26.09.2018 tarihli satış kararında; "Satışa çıkarılacak taşınmaz ilanının icra müdürlüğü ilan panosu ve elektronik ortamda ilan edilmesine, her yerden alıcısı çıkabilecek bir taşınmaz olmadığından ve elektronik ortamda ilan yapıldığından tarafların menfaati de gözetilerek İİK'nun 114/2 maddesi gereğince gazete ile ilanına yer olmadığına" karar verildiği, taşınmazın muhammen bedelinin 1.330.000,00-TL olduğu ve 671.000,00-TL’ye ihale edildiği, satışa yalnızca ihale alıcısının katıldığı görülmüş olup, bu haliyle, ihaleye yeterli katılımın olmadığı, yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı anlaşıldığından, taşınmaz satış ilanının gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağı anlaşıldığı-
İhalenin feshi istemi, HMK'nun 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerektiği-
Kıymet takdirine itiraz davasında, icra müdürü tarafından belirlenmiş olan değerin, taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığının denetleneceği- Mahkemece hükme esas alınan raporda bilirkişi tarafından hangi tarih itibari ile değerleme yapılmış olduğu açıkça belirtilmemiş ise, iki yıllık sürenin icra müdürlüğünce aldırılan rapordaki değerleme tarihinden başlayacağı-
İpotekli taşınmaz maliki, "takibin iptalini isteminin reddine" dair verilen kararı istinaf ettiğinden, bu kararın istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılamayacağı, bu durumun, icra mahkemesince re'sen dikkate alınması gerektiği- İhale tarihi ile istinaf tarihinin aynı gün ise, şikayet dosyasında verilen kararın ihale saatinden önce istinaf edilip edilmediğinin (istinaf başvuru saatinin) araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK’nun 134/2. maddesine göre; ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi, davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına mahkûm edeceği- Somut olayda, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshi istemleri işin esasına girilerek reddedilen borçlular aleyhine para cezasına hükmedilmesi yerinde ise de; şikayetçiler arasında yer alan ve karar başlığında da "İstanbul 3. İflas Dairesi Müdürlüğü" olarak yazılan İflas Müdürlüğü aleyhine para cezasına hükmedilmesinin, para cezasının Hazine yararına verilmesi karşısında, yasa maddesinin düzenleniş amacına aykırı olacağı tabii olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi’nce; "HMK’nun 353/1-b-2 ve 356 maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararının, şikayetçi iflas müdürlüğüne hasren para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında bir karar verilmesi" gerekirken, istinaf başvurusunun "esastan reddine" karar verildiği anlaşılmış olmakla, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, "Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği"-
Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemenin bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermesi, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemesi, başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği; istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen kararın 'direnme kararı' olmayıp, 'bozmaya eylemli uyma' sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Taşınmaz açık artırma ilanında taşınmazın imar durumunun yazılmadığına yönelik iddia, satışa hazırlık işlemine ilişkin şikayet niteliğinde olup, satış ilanın tebliği usulsüzlüğü iddiası da olmadığı göz önünde bulundurularak yasal 7 günlük sürede bu işlem şikayet konusu yapılmadığından, süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlem kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshinin istenemeyeceği-
Somut olayda, ihale konusu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde, 'şikayetçi' adına konulmuş 28.02.2017 tarihli haciz şerhi bulunduğu, şikayetçinin yargılamanın her aşamasında haciz alacaklısı olduğunu beyan ettiğinin görüldüğü- O halde mahkemece, "davacının (3.kişinin), ihale konusu taşınmaz üzerindeki haczinin devam edip etmediğinin tespit edilmesi, devam ediyor ise İİK'nun 134/2 maddesi nazara alındığında şikayetçi ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden sayılacağından" işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğinin zorunlu olduğu- Çünkü satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi, borçlunun satıştan makul bir süre önce haberdar olmasını gerektirdiği- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-