Davacının meskeniyet iddiasıyla yaptığı haczedilmezlik şikayeti, ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra kabul edilmiş olup, cebri ihaleyle satışı mümkün olmayan çekişmeli taşınmaz, usulüne uygun işlemlerle yapılan ihale neticesinde satılmış olsa da, taşınmazın temlikinin yolsuz tescil niteliğinde olduğu, alıcının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği ve tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davacının kardeşi olan ihale alıcısı davalının iyiniyetinden de söz edilemeyeceği-
İhale ile taşınmazı satın alan kişi, ihalenin kesinleşmesi halinde, taşınmazın mülkiyetini ihale tarihinde kazanmış olacağından, davacının ihale tarihinde tam malik olacağı ve taşınmazın paylı mülkiyet olmaktan çıkacağı, bu nedenle de ihale tarihinden tahliye tarihine kadarki ecrimisil alacağına hükmedilmesi gerektiği-
"Kendisine TMK 887 gereğince muacceliyet ihbarnamesi gönderilmediğinden" bahisle takibin iptali istemine yönelik şikayet yoluna başvuran ipotekli taşınmaz malikinin verilen kararı istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının, mümkün olmadığı (İİK. mad. 363/4)- Bu durumun icra mahkemesince re'sen dikkate alınması gerektiği- İpotek veren yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan borçlu şirket yönünden de taşınmazın satışının mümkün olmadığı- O halde, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince verilen şikayetin reddine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olmakla, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Paraya çevirme masraflarının, öncelikle satış bedelinden alınarak bunları yapan alacaklıya ödenmesi gerektiği- Karar tarihinden sonra, alacaklı vekilinin satış masraflarından feragat etmesi hukuken hüküm ifade etmeyeceği, satış masraflarından feragatin, ilk derecenin ilk karar tarihine kadar geçerli olduğu-
İhale konusu taşınmazın satış bedelinin 242.000 TL, muhammen bedelin ise 470.000 TL olduğu ve satış bedelinin muhammen bedelinin altında olduğu İlk Derece Mahkemesince şikayetçi borçlunun ihalenin feshine yönelik olarak şikayet dilekçesinde belirttiği iddiaların, incelenerek değerlendirildiği ve ihalenin feshini gerektiren bir neden olmadığı gerekçesi ile işin esasına girilerek istemin reddine karar verilmesine rağmen, borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmediğinin görüldüğü, o halde; mahkemece ihalenin feshi istemi esastan incelenerek reddedilen borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi davasında borçlunun dilekçesinde bildirdiği tanıklar ve gerektiğinde ihaleyi gerçekleştiren icra görevlisi ve tellal da dinlenmek suretiyle fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Borçlu son celse öncesi mahkeme hakimini reddettiğinden, ret prosedürü usulüne uygun işletilmeden yargılamaya devam edilerek esasa ilişkin karar verilmesinin hatalı olduğu, borçlunun esas hükümle birlikte hakimin reddi hususunu istinaf talebinde belirtmesine rağmen bölge adliye mahkemesi’nce sadece ihalenin feshine ilişkin inceleme yapıldığı hakimin reddine ilişkin değerlendirme yapılmadığı bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmediği ve bunun da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şikayetçi vekili, müvekkiline kıymet takdirinin tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de satış ilanının tebliğinden itibaren İİK.'nin 16/1. maddesinde belirtilen 7 gün içerisinde bu hususa ilişkin olarak şikayette bulunulmamış olması halinde, bu hususun, ihalenin feshine neden olamayacağı-
İcra takibinde kıymet takdirine itiraz etmeyen borçlunun "kıymet takdirinin düşük yapılması" nedeniyle açtığı "ihalenin feshi" davasının reddedilerek kesinleşmesinden sonra, borçlunun "taşınmaz içine girilmeden kıymet takdiri yapıldığı, taşınmazın büyüklüğünün düşük (135 m² iken 65 m²) gösterildiğini, taşınmazın sadece davalı bankanın katıldığı ihale neticesinde alacağa mahsuben davalı bankaya ihale olunduğunu" ileri sürerek davalı banka aleyhine açtığı "sebepsiz zenginleşme"den kaynaklı davada, "taşınmazın gerçek değeri satış değerinden daha fazla olsa da, icra prosedürü içinde taşınmaz satın alan davalı bankanın satış değeri ile gerçek değer arasındaki farktan sorumlu tutulamayacağı"- Davalı yararına vekalet ücretine hükmedilirken, hükmedilen ücretin harçlandırılan dava değerini (olaya 50,00 TL'yi) geçemeyeceği- 
Borçlunun "itirazının asıl icra dairesince dikkate alınmayarak itiraz tarihinden sonra yapılan tüm işlemlerin iptalini, takibin durdurulmasını, satışın iptali ile taşınmazın yeniden borçlu adına tesciline karar verilmesini ve haczin kaldırılmasını" talep ettiği şikayetinde ileri sürdüğü hususların ihalenin feshi sebeplerinden olmadığı-