Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararların kanuna göre Devletçe tazmin edileceği- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmediği, zira devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Kusursuz sorumluluğun tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi yada yitirilmesi bu haklardan yoksun kalınması temeline dayandığı- Bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin TMK. mad. 1025 ve 1007 maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 85 ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 74) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu- Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerektiği- Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesinde ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdürün defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep edeceği ve Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından re'sen dava açılacağı- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde belgesine aykırı olarak basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi halinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı- Belgelere aykırılık nedeniyle oluşturulacak sicil dışında örneğin sahtecilik gibi yolsuz nitelik taşıyan sicillerden dolayı Hazinece TMK. mad. 1007 hükmünde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğunun Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edildiği-
Ormanlar, özel mülkiyete konu olamaz ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, daha sonra satış yoluyla davacıya geçtiği ve bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulmuş olduğundan, Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu (TMK. mad. 1007) ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği- Çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte “arsa vasfında” olup olmadığı yeniden araştırılarak, arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde “emsal incelemesi” ve “kıyaslaması yöntem”iyle; “arazi niteliğinde” olduğunun saptanması halinde ise, “tarımsal gelir metodu”na göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek karar verilmesi gerektiği- İhbar olunan üçüncü kişi, ihbar edenin adına, onun temsilcisi olarak, hükmü temyiz edebilirse de, kendisi adına hükmü temyiz edemeyeceği-
Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararların kanuna göre Devletçe tazmin edileceği- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmediği ve burada devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin TMK. mad. 1025 ve 1007 maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 85 ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 74) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekeceği- Tapu Müdürlüklerinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı ve Genel Müdürlük olarak da Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yeni ismi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı kuruluşlar olarak, genel bütçe içinde ayrı bütçe ile yönetilen kamu kuruluşları olduğu-
Bilirkişi raporunda düzeltilen hatanın ne olduğu açıklanmadan re'sen bir düzeltme yapılmasının doğru olmadığı- Faiz başlangıç tarihi olarak tapu iptal tarihinin belirtildiği ve bu tarihten itibaren faiz talep edildiği bilinerek; dava tarihinden itibaren faize hükmedilemeyeceği-  Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan hükümle birlikte, ıslah tamamlama harcının ve diğer yargılama giderlerinin Hazineden alınmasına karar verilemeyeceği-
Hatalı yapılan kadastro tespiti ile oluşan tapu kaydının daha sonra mahkeme kararıyla iptal edilmesi halinde, tapu malikinin bu nedenle doğan zararından TMK. mad. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğu ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durumun kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK. mad. 1007 uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermeyeceği-
TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasında, mahkemece, "orman niteliğindeki yerin davacı adına tespitinin yapıldığı, ancak yapılan tespit kesinleşmeden itiraz etmekle yükümlü olanların süresi içinde görevlerini yerine getirdikleri, bu haliyle henüz davacı adına oluşan bir tapudan bahsedilemeyeceği gibi zilyetlik dışında taşınmazın davacı adına tespitini gerektirir herhangi bir tapu kaydı da bulunmadığına göre, oluşmamış bir tapunun iptali nedeniyle tazminat sorumluluğunun doğmayacağı, dolayısıyla ihlal edilen bir mülkiyet hakkının da bulunmadığı, aksi halin kabulünün haksız zilyet olan davacının bu eyleminden yarar sağlayacağı sonucunu doğuracağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacıların taleplerinin tapu kaydında düzeltim niteliğinde olmayıp tapu iptali ve tescil (mülkiyet aktarımı) niteliğinde olduğundan, davacıların davada hukuki yararlarının bulunduğu-
TMK. mad. 683 uyarınca bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi belirtildiği, malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava konusu edebileceği- Bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan bir önlemin kamu yararına meşru bir amaç gütmesi gerektiği ve bu önlem alınırken başvurulan yollar ve gerçekleştirilmesi amaçlanan hedef arasında makul bir oransallık ilişkisi olması gerektiği- Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararların kanuna göre Devletçe tazmin edileceği- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmediği, zira devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Davanın konusu olan bir taşınmazın değeri belirlenirken; cins ve nev'i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri, arazilerde taşınmaz malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir; arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri, taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınması gerektiği- Arsa niteliğindeki taşınmazın emsalinin üstün ve eksik yönleri belirlenip karşılaştırma yapılarak zeminine; resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payının düşülerek üzerindeki muhdesat durumuna göre değerinin saptanması; taşınmazın tarım arazisi olması halinde net gelir üzerinden bilimsel yollarla değerinin belirlenmesi; her iki halde de yıpranma payının varsa değer kaybının düşülmesi, emsalin zorunluluk olmadıkça yakın ve benzer bölge ve yüzölçümlü olması, bu konuda taraflara emsal gösterme olanağının tanınması; bu yönden mahkemece de re'sen araştırma yapılması, bilirkişi kurullarının açıklanan hususları irdelemeye, saptamaya ve değerlendirmeye yetkin, sıfat ve yeteneğe sahip uzman bilirkişilerden oluşturulması gerektiği-
TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında Hazinenin sorumlu olduğu-
Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararların kanuna göre Devletçe tazmin edileceği- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmediği, zira devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin TMK. mad. 1025 ve 1007 ile Tapu Sicil Tüzüğü mad. 85 (yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicil Tüzüğü mad. 74) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı- - Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerektiği- Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesinde ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdürün defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep edeceği ve Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından re'sen dava açılacağı- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde belgesine aykırı olarak basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi halinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı- Belgelere aykırılık nedeniyle oluşturulacak sicil dışında örneğin sahtecilik gibi yolsuz nitelik taşıyan sicillerden dolayı Hazinece TMK. mad. 1007 hükmünde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğunun Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edildiği-