Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine veya tespitine ilişkin taleplerdeki amacın kayıt malikinin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hale getirilmesi olduğu-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesinin kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturduğu ve bu tür taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekeceği- Ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi birinin de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebileceği ve bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılmasının da mümkün olacağı- Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılması ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerektiği- Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Medeni haklardan istifade ehliyetine sahip bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olabilme ehliyetine sahip olacağı- Mülhak vakıfların Anayasaya aykırılık teşkil etmeyen vakfiye şartlarına göre Meclis tarafından atanacak yöneticiler eliyle yönetilip temsil edileceği, vakıf yöneticilerinin kendilerine yardımcı tayin edebilecekleri, mülhak vakıf yöneticilerinde aranacak şartlar ile yardımcılarının nitelikleri yönetmelikle düzenlendiği, vakfiyedeki şartları taşımamaları nedeniyle kendilerine yöneticilik verilemeyenlerin bu şartları elde edinceye, küçükler ile kısıtlılar fiil ehliyetlerini kazanıncaya ve boş kalan yöneticilik yenisine verilinceye kadar, vakıf işleri Genel Müdürlükçe temsilen yürütüleceği- On yıl süreyle yönetici atanamayan veya yönetim organı oluşturulamayan mülhak vakıfların, mahkeme kararıyla Genel Müdürlükçe yönetileceği ve temsil edileceği-
Sahtecilik ve yolsuz tescil nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davaya konu taşınmaz payını edinen diğer davalıların iyi niyetli olup olmadıkları, birbirlerini tanıyıp tanımadıkları, aralarında iş ilişkisi bulunup bulunmadığı bakımlarından gerekli zabıta araştırmasının yapılması, bu konudaki tanıkların dinlenmesi, iyi niyet karinesinin aksinin kanıtlanamadığı kanaatine varılması durumunda, terditli istek olan tazminat isteğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip varsayımlara dayalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle "..davacının payının sahte vekaletname ile satıldığı, sonraki temliklerin de danışıklı yapıldığı.." gerekçesiyle "tapu iptali-tescile" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerektiği- Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesinde ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdürün defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep edeceği ve Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından re'sen dava açılacağı- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde belgesine aykırı olarak basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi halinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı- Belgelere aykırılık nedeniyle oluşturulacak sicil dışında örneğin sahtecilik gibi yolsuz nitelik taşıyan sicillerden dolayı Hazinece TMK. mad. 1007 hükmünde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğunun Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edildiği-
Davacının icra dosyasında borçlu hakkında aciz vesikası almasının ardından borçlu adına kayıtlı olduğu halde tapuca bildirilmeyen ve üçüncü kişilere satılan taşınmaz için yeniden tasarrufun iptali davası açarak satışı iptal ettirme ve bu yolla alacağını elde etme imkanı olduğu, nitekim davacının daha önce açtığı tasarrufun iptali davasının esastan değil usulden reddedildiği, redde neden olan usuli eksikliğin tamamlanarak yeniden tasarrufun iptal davası açma ve alacağını bu şekilde elde etme olanağı bulunduğu görüldüğünden, zarar gerçekleşmeden Hazinenin sorumluluğundan söz edilemeyeceği ve tapu memurunun hatası nedeniyle TMK. mad. 1007 uyarınca maddi tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerektiği-
TMK. mad. 1007 'de düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluğun, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği ve TMK. mad. 705 uyarınca mülkiyet hakkının kaybedildiği tarihte başlayacağı; taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihinin değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarihin esas alınması gerektiği- Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konunun, tapusu iptal edilen taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla niteliğinin tespiti olduğu- Mahkeme kararı ile taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebep gösterilerek tapu kaydının iptaline karar verildiği ve konu itibariyle devletin sorumluluğu doğduğundan tazminat talep edilen davada, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalma olduğu- Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değerin belirlenmesi gerektiği- Davacının zararının, mahkeme kararının kesinleştiği tarihte oluşması halinde, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekeceği- "Arsa" niteliğindeki taşınmazın, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti ve emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanarak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediğinin belirtilmesi suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiği-
TMK. mad. 1007 uyarınca objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu; mülkiyetin sona erdiği veya mülkten yararlanma hakkına açık ve kesin müdahalenin gerçekleştiği (taşınmazın orman sınırı içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptaline dair verilen kararın kesinleştiği) tarihte başlayacağı- Tazminat miktarının, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olması gerektiği- Hükmün kesinleştiği tarih ile ıslah tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan Hazinenin; ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı definde bulunduğu gözetilerek mahkemece, ilk dava değeri ile bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği- Islah harcının harçtan muaf davalı Hazineden alınmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
TMK. mad. 1007 uyarınca açılan tazminat istemine ilişkin davalarda 10 yıllık zamanaşımının uygulandığı- Kadastro çalışmaları sırasında uygulanmayan tapu kaydının hukuki geçerliliğinin kalmayacağı-