Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre nispi peşin harç ödenmedikçe davaya devam etme olanağının bulunmadığı-
Çekişme konusu taşınmazın davalı adına tesciline ilişkin 19.01.2009 tarihli işlemin sahte ve yolsuz tescil niteliği taşıdığı, ikinci el konumundaki son kayıt malikleri ise, "davalının malik olduğuna inanarak taşınmazı satın aldıklarını" savunmuşsa da,  bu kişiler adına yapılan tescilin, kayıt maliki gözüken davalının tasarruf yetkisinin bulunmadığını bilmemeleri dışında diğer geçerlilik unsurlarını taşıyıp taşımadığı hususunun yeterince araştırılmamış olduğu- Dava konusu olayda gerçekleştirilen sahtecilik eylemleri nedeniyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Müfettişliği tarafından başlatılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda taşınmazın davalı tarafından son kayıt maliklerine satışına ilişkin işlemde başvuru istem belgesinin bulunmadığı, yevmiye defterindeki kaydın taşınmazla ve satış işlemiyle hiçbir ilgisi bulunmayan Fen İşleri Müdürlüğünün şerh terkini işlemine ait olduğu, bu satış işleminin hukuki sebebini oluşturan ve taraflarca ve memur tarafından imzalanarak saklanması gereken resmî senedin mevcut olmadığı, bölge müdürlüğüne gönderilmesi gereken ikinci nüshasının da bulunmadığı tespit edildiği gibi yeni maliklere verilen tapu senetleri müdür yardımcısı tarafından onaylanmış gözükse de imzaların adı geçen kişiye ait olmadığı da savcılık soruşturması sırasında yaptırılan imza incelemesi ile belirlenmiş olduğu ve bu nedenle mahkemece çekişme konusu taşınmazın son kayıt malikleri adına satış suretiyle tesciline ilişkin dayanak resmî akit ve diğer belgelerin bulunup bulunmadığının ilgili mercilerden sorularak ve olayla ilgilİ ceza dosyası da getirtilip incelenmesi gererktiği- İptali istenen sicil kaydının tesisine esas alınan resmî akit ve diğer dayanak belgelerin esasen yok hükmünde veya sahte olan bir işlemle gerçekleştirildiğinin kesin bir şekilde anlaşılması hâlinde, alıcıların iyi niyet sahibi olması dahi aslında yok hükmünde veya batıl olan işleme geçerlilik sağlamayacağından, tapu kaydının iptali gerektiği- Buradaki iktisabın hükümsüzlüğü alıcının tapudaki tescile dayanıp dayanmaması ile ilgili olmadığı ve doğrudan doğruya tescilin yolsuzluğundan ileri geldiği- Kademeli olarak açılan davada öncelikli istem olan mülkiyete ilişkin talebin kabulünde, sadece davacının değil davalı Hazinenin de hukuki yararının bulunduğu, bu nedenle mülkiyete ilişkin karar yönünden davalı Hazine tarafından karar düzeltme yoluna gidilmişken, aynî hak bakımından davalılar yararına doğmuş bir usulü kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği, böyle olunca direnme kararını temyizde davacı tarafın da hukuki yaranının bulunduğu-
Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı, istem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanıp, sicilde buna uygun düzeltme yapılacağı- Ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması hâlinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere dayalı başvuruları üzerine, istemin yevmiye defterine kaydedilerek gerekli düzeltme yapılacağı- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekeceği, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26/9/2011 tarih ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılacağı, yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurları aranacağı, müdürlükğün ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri tebliğ etmekle yükümlü olduğu- Belgelere aykırı tescil ve yazımın düzeltilmesine ilişkin öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan davalarda davacı idare yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğu Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edildiği- Dava konusu taşınmazın kat irtifakı tesis edilirken mimari proje ve yapı kullanım izin belgesine aykırı olarak niteliği ‘depo’ iken ‘mesken’ olarak tescil edildiği kayıtlara aykırı kaydın düzeltilmesine davalının onay vermediği gözetilerek Tapu Sicil Tüzüğü mad. 74 uyarınca davacı idarenin açtığı davanın kabulü gerekirken aksi düşünceyle idari görev olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararların kanuna göre Devletçe tazmin edileceği- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmediği, zira devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Kusursuz sorumluluğun tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi yada yitirilmesi bu haklardan yoksun kalınması temeline dayandığı- Bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin TMK. mad. 1025 ve 1007 maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 85 ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 74) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu- Kütük üzerinde belgelere aykırı tescil veya yazımın düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması ve yevmiye defterine kaydedilmesi gerektiği- Belgeye aykırı yazımın veya tescilin düzeltilmesinde ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, müdürün defterdarlık veya mal müdürlüğünden düzeltme için dava açılmasını talep edeceği ve Hazine avukatı bulunmayan yerlerde bu düzeltmeler için müdürlük tarafından re'sen dava açılacağı- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde belgesine aykırı olarak basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi halinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı- Belgelere aykırılık nedeniyle oluşturulacak sicil dışında örneğin sahtecilik gibi yolsuz nitelik taşıyan sicillerden dolayı Hazinece TMK. mad. 1007 hükmünde öngörülen sorumluluk nedeniyle açılan iptal davalarında Hazine yönünden aktif dava ehliyetinin bulunduğunun Yargıtay'ın istikrar kazanmış içtihatlarıyla kabul edildiği-
Ormanlar, özel mülkiyete konu olamaz ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, daha sonra satış yoluyla davacıya geçtiği ve bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulmuş olduğundan, Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu (TMK. mad. 1007) ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği- Çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte “arsa vasfında” olup olmadığı yeniden araştırılarak, arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde “emsal incelemesi” ve “kıyaslaması yöntem”iyle; “arazi niteliğinde” olduğunun saptanması halinde ise, “tarımsal gelir metodu”na göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek karar verilmesi gerektiği- İhbar olunan üçüncü kişi, ihbar edenin adına, onun temsilcisi olarak, hükmü temyiz edebilirse de, kendisi adına hükmü temyiz edemeyeceği-
Kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zararların kanuna göre Devletçe tazmin edileceği- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de eylem yada işlemin kusura dayanması gerekmediği ve burada devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Bu tür davaların kural olarak kayıt maliki ya da mirasçıları tarafından açılması gerekir ise de; davacı idarenin TMK. mad. 1025 ve 1007 maddeleri ile Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 85 ( yargılama sırasında, 17.8.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün mad. 74) gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olacağı, TMK.nın 1007. maddesinde düzenlenen sorumluluğun kusursuz sorumluluk olup, bu madde kapsamında Hazinenin tazminat davasına muhatap ve tazminata mahkum olabileceği gözetildiğinde, eldeki davanın açılmasında ve sonuçlandırılmasında davacı idarenin hukuki yararının bulunduğu- Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerekeceği- Tapu Müdürlüklerinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne bağlı ve Genel Müdürlük olarak da Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yeni ismi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı kuruluşlar olarak, genel bütçe içinde ayrı bütçe ile yönetilen kamu kuruluşları olduğu-
Bilirkişi raporunda düzeltilen hatanın ne olduğu açıklanmadan re'sen bir düzeltme yapılmasının doğru olmadığı- Faiz başlangıç tarihi olarak tapu iptal tarihinin belirtildiği ve bu tarihten itibaren faiz talep edildiği bilinerek; dava tarihinden itibaren faize hükmedilemeyeceği-  Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan hükümle birlikte, ıslah tamamlama harcının ve diğer yargılama giderlerinin Hazineden alınmasına karar verilemeyeceği-
Hatalı yapılan kadastro tespiti ile oluşan tapu kaydının daha sonra mahkeme kararıyla iptal edilmesi halinde, tapu malikinin bu nedenle doğan zararından TMK. mad. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğu ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durumun kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK. mad. 1007 uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermeyeceği-
TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasında, mahkemece, "orman niteliğindeki yerin davacı adına tespitinin yapıldığı, ancak yapılan tespit kesinleşmeden itiraz etmekle yükümlü olanların süresi içinde görevlerini yerine getirdikleri, bu haliyle henüz davacı adına oluşan bir tapudan bahsedilemeyeceği gibi zilyetlik dışında taşınmazın davacı adına tespitini gerektirir herhangi bir tapu kaydı da bulunmadığına göre, oluşmamış bir tapunun iptali nedeniyle tazminat sorumluluğunun doğmayacağı, dolayısıyla ihlal edilen bir mülkiyet hakkının da bulunmadığı, aksi halin kabulünün haksız zilyet olan davacının bu eyleminden yarar sağlayacağı sonucunu doğuracağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacıların taleplerinin tapu kaydında düzeltim niteliğinde olmayıp tapu iptali ve tescil (mülkiyet aktarımı) niteliğinde olduğundan, davacıların davada hukuki yararlarının bulunduğu-