MÖHUK mad. 48/2 gereğince, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişinin teminattan muaf olacağı, somut olayda, şikayetçinin teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda hükme dayanak oluşturacak nitelikte herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, şikayetçinin teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı'nın ilgili biriminden sorularak alınacak yazının cevabına ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinin sürdürülmesi sırasında taşınmazların haczedilmesi için, bunların haciz tarihinde takip borçlusunun adına tapuda kayıtlı olması zorunlu olduğu ve icra müdürü bu saptamayı yaptığı taktirde taşınmazı haczedileceği- Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ilamlı takip başlatıldığı, alacaklı ve borçlu arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi dayanak gösterilerek açılan dava ile tapu iptal ve tescil davasında gayrimenkulün borçlu adına tescil edildiği, ilamın kesinleşmediği görülmüş ise de, haciz tarihinde gayrimenkulün malikinin alacaklı olduğu icra takip dosyasında gayrimenkulün haczedildiği, haczedilen ve şikayet konusu yapılan gayrimenkulün malikinin borçlu olmadığı, malikinin alacaklı olduğu anlaşıldığından, borçlunun icra mahkemesine yaptığı şikayetinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davasının, taşınmazın davalı adına kayıtlıyken haciz şerhi konulduktan sonra açılması ve haciz şerhinin usulsüz konulduğunun kanıtlanamaması gibi, davacı tarafından davalı (borçlu) aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulle sonuçlanıp temyiz edilmeksizin kesinleşmesi de gözetildiğinde mahkemece, koşulları oluşmayan haciz şerhinin kaldırılmasına yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu belediye tarafından "şikayete konu vekalet ücreti alacağının çek ile alacaklı vekiline ödendiği" ileri sürüldüğüne göre, İcra hukuk mahkemesince, bu husus dava dosyasında mevcut tahakkuk müzekkeresi ve verile emri dikkate alınarak, yöntemine uygun şekilde araştırılıp, gerektiğinde borçlu belediye kayıtları celp edilerek incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar araştırılmadan hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Takibin iptaline dair icra mahkemesi kararının infazı için kesinleşmesi zorunlu olmadığından, alacaklının kendisine ödenen parayı iade etmesi gerektiği-
Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, takibin veya davanın bütün ortaklar aleyhinde açılmasının zorunlu olduğu ve taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup, mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerektiği- Yasanın emredici kuralından kaynaklanan ve bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili bulunan somut olayda ortaklardan her birinin süresiz şikayet hakkı bulunmakta olup, tüm ortakların birlikte başvurma zorunluluğunun olmadığı- Takip tarihinde sadece adi ortaklığın değil, tüm ortaklarının takip talebinde ve ödeme emrinde gösterilerek, her birinin adlarına ödeme emri gönderilip gönderilmediği değerlendirilmek sureti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İcra emri tebligatının şikayetçi borçlu şirkete tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal yedi günlük süre geçtikten sonra icra mahkemesine başvurduğu görülmüş olup, mahkemenin bir kısım şikayet yönünden süreden ret kararı yerinde ise de; iflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararı gereğince takip yapılamayacağı ve zorunlu takip arkadaşlığına aykırı davranıldığına ilişkin şikayetler, İİK mad. 149 ve 179/a'da düzenlenen yasa hükümlerine ve kamu düzenine aykırılıktan kaynaklanmaları nedeniyle İİK mad. 16/2 gereğince süresiz şikayete tabi olduğundan, ihtiyati tedbir kararı gereğince takip başlatılamayacağı ve zorunlu takip arkadaşlığı ilkesine aykırılığa ilişkin şikayetlerin süresiz şikayete tabi olduğu nazara alınarak bu şikayetlerin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun ödeme emri tebligatından haberdar olduğunu beyan ettiği tarihe göre tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin İİK mad. 16/1'de öngörülen yedi günlük süre içerisinde gerçekleştiği gözetilmek suretiyle işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, takip dosyasına itiraz dilekçesinin yedi günlük sürede verilmediğinden bahisle şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu- Öncelikle tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin şikayet incelenerek, tebligatın usulsüz olduğunun belirlenmesi halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine ve takibin şekline göre her türlü borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden bu konudaki talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Eksik gider avansının yatırılması konusunda, usulüne uygun ve gerekli koşulları haiz meşruhatlı davetiye borçluya tebliğ edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, borçlu yerine, alacaklı vekiline gönderilen davetiye sonucunda, gider avansı yatırılmadığı için borca itiraza ilişkin açılan davanın "açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin hatalı olduğu- 
Kefalet sözleşmesi 818 sayılı BK yürürlükte iken kanuna uygun olarak kurulduğu, 6098 sayılı TBK mad. 583 düzenlemesi dikkate alınmayacağından, icra kefaleti geçerli olup, icra emrinde istenen faiz ve fer’ilerin icra kefaletine uygun olup olmadığı denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, şikayetin süreden reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu-