Şikayetin konusunu teşkil eden dayanak ilam şikayet tarihinden sonra bozularak ortadan kalktığına göre; mahkemece şikayetin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek 6100 sayılı HMK'nun 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderleri takdir edilmesi gerekeceği-
İhale konusu taşınmazlara ilişkin satış ilanı ve şartnamede KDV oranının %18 olarak gösterilmesine rağmen, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesinde öngörülen yasal sürede İcra Hukuk Mahkemesine başvurularak bu hususun şikayet konusu yapılmadığının anlaşıldığı, görüldüğü gibi ihale alıcısının, ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiği ve ihale konusu taşınmazları 05/09/2013 tarihinde sürdüğü pey ile aldığı, buna göre; herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin de kesinleşmesinden sonra KDV istisnasından bahisle iade isteminin icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
"Sıra cetvelindeki sıraya itiraza" ilişkin uyuşmazlıkların çözüm yerinin icra mahkemesi olduğu-
İcra emrinin kısmen iptaline karar verilmesi üzerine, borçlu kendisinden tahsil edilen ve alacaklıya ödenen paraların İİK. mad. 361 uyarınca geri alınması için alacaklıya muhtıra çıkartılması talebinin icra müdürlüğünce reddinin isabetli olduğu- Ortada yanlışlıkla ödenen veya ödeme tarihi itibariyle fazladan yapılmış bir ödeme söz konusu olmayıp takip borcuna ilişkin yapılmış bir ödeme söz konusu olduğundan, icra emrinin iptaline ilişkin şikayetin sonradan kabul edilmiş olmasının, borçlu tarafından yapılan ödemeyi hükümsüz kılmayacağı- Aksi halde her iptal kararı verilen icra dosyasından ödenen paraların iadesi talep edilerek icra dosyasının hiçbir zaman infaz edilememesi, sürekli açık kalması sonucunun doğacağı, anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemelerde açılacak istirdat davasında tartışılması gerektiği- İİK.nun 361.maddesinin uygulandığı hallerde, mahkeme kararının kesinleşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ortada ilamlı takibe dayanak yapılan bozulmuş, yeniden verilmiş ve kesinleşmiş bir karar olmayıp, İİK.nun 40/2. maddesinin de uygulama yerinin bulunmadığı anlaşıldığından şikayetin bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerektiği-
İhale alıcısının, ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiği ve ihale konusu taşınmazı 21/12/2016 tarihinde sürdüğü pey ile aldığı, söz konusu taşınmaz ihalesi kesinleştikten sonra ihale alıcısının 02/01/2017 tarihinde %18 oran üzerinden de KDV ödediği, buna göre; herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin de kesinleşmesinden sonra KDV istisnasından bahisle iade isteminin sulh hukuk mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceğinden, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken,şikayetin kabulü ile .............. TL. KDV tahakkuk işleminin iptaline yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasının, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasının gerektiği-
İcra Müdürlüğünün ihale sonucu alınan araçlara ilişkin olarak, % 1 alınması gereken KDV' nin %18 oranında hesap edilerek fazla tahsil edildiği olayda iadesine ilişkin davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekeceği-
Haczin, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemi olduğu- Haciz şerhinin terkini- Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu-
İpotek hakkının bölünmezliği ilkesi gereğince; alacaklı, ipotek ile teminat altına almak istediği tüm alacağını aynı takip dosyasında belirterek, ipoteğin paraya çevrilmesini talep etmesi gerektiği, yani, aynı ipotekle teminat altına alınmış alacakları ayrı ayrı ipotekli takibe konu yapamayacağı- Takip konusu taşınmazın satışı gerçekleştiğinde, taşınmazda yer alan ipoteğin teminat oluşturmaktan çıkacağı- İpoteğin, borçlunun alacaklı nezdinde doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmayacağı gibi, tahsilde tekerrür olmamak üzere takip başlatılmış olmasının da bu sonuca etkili olmayacağı-
Her dava ve şikayetin açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanacağı- Takip dayanağı ilam bozulmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen kararın kesinleşme tarihinden önce şikayet yapıldığı için şikayetin yapıldığı tarih itibariyle ortada verilmiş bir görev yönünden ret kararı olmadığından mahkemenin davanın konusuz kaldığı yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığı-