Büyükşehir Belediyesine bağlı Su ve Kanalizasyon İdaresi kamu kurumu olmakla birlikte tacir sayıldığından, ve idari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabileceğinden, davacı, özel hukuk tüzel kişisi (tacir) olan davalının haksız eylemine dayanarak talepte bulunduğuna göre uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı değil, yargı olduğu ve bu nedenle, İİK. 42'de yer alan “İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz” şeklindeki düzenlemenin izinsiz kazıdan kaynaklı idari para cezalarına ilişkin itirazın iptali davasında uygulama yeri bulunmadığı-
Asıl kredi borçlusu ve ipotek veren G. … Ltd. Şti. hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatılması usulüne uygun olup, bu borçlu yönünden İİK 167. ve 45. maddeleri uyarınca aynı alacağa dayalı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptaline ilişkin ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik görülmediği- Diğer borçlular ... ve ...’ın alacaklı ile borçlu şirket arasındaki kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak yer aldıkları, ipotek veren sıfatlarının bulunmadığı ve haklarında aynı alacağa ilişkin olarak şikayete konu kambiyo takibi dışında bir takip başlatılmadığı görülmüş olup bu borçlular yönünden şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının davalısı konumundaki şikayetçi hakkındaki ihtiyati haciz kararının asıl takibin başlatıldığı icra dosyasında tatbik edilmesi nedeni ile teminat karşılığında ihtiyati hacizlerin kaldırılması isteminin icra mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) ilamı ile yalnızca ...'nın boşanma davasının kabulüne karar verildiği, ......'nın boşanma ve tazminat talepleri ile ilgili hüküm tesis edilmediği, bu kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği; bu ilama dayalı olarak maddi ve manevi tazminat talepleri ile ilam fer'ileri yönünden şikayete konu icra takibi başlatılmış ise de, ilamın bu kısmının da Yargıtay ....... Hukuk Dairesinin .............. sayılı ilamı ile yeniden hüküm kurulmasının zorunlu hale geldiği gerekçesi ile bozularak ortadan kaldırıldığından ve bozma üzerine mahkemece ...... lehine tazminat istemi yönünden tesis edilmiş bir hüküm de bulunmadığından infazı mümkün bir mahkeme kararının olmadığı, bozularak ortadan kaldırılan bir kararın kesinleştirilmesinin de bu sonuca etkili olmayacağı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Takip dosyasının incelenmesinde; ödeme emri tebligatlarının usulsüz olduğunun ancak, borçlulara ödeme emri tebligatı dışında kıymet takdiri raporu tebligatı çıkarıldığının anlaşıldığı, borçluların şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığı da anlaşıldığından, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçluların ödeme emrinden en geç kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği tarihte haberdar olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, o halde, mahkemece, borçluların ödeme emri tebliğinden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süreden çok sonra icra mahkemesine yaptığı usulsüz tebligat şikayetinin, İİK.nun 16/1.maddesi kapsamında 7 günlük hak düşürücü sürede yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Usul hukukunda yer almamakla birlikte uygulamada tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunulmak suretiyle kararın temyiz edildiği hâllerde kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan gerekçeli kararın bu hâllerde de taraflara tebliğinin gerektiği-
İlâmın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğine ilişkin şikâyet "süresiz" yapılabilir mi? Manevi tazminata (TMK. m. 24) ilişkin ilâmın takibe konulabilmesi için kesinleşmesi gerekir mi?
Bankaların, müşterilerine ait sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklayamayacağı, ancak, bu kısıtlamanın cebri icrayı kapsamadığı-
"Şirketlerin birleşmesi neticesinde birtakım hisselerin alacaklılar adına pay defterine, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kaydına ve Merkezi Kayıt kuruluşu nezdindeki kayıt sistemine kaydına" karar verilen ilam kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğundan, ilamın kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla faiz talep edildiği yönündeki iddiasının ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-