Takip dayanağı ilamın, hizmet tespiti ilamı olup, borçludan yargılama gideri ve vekalet ücreti dışında likit bir miktarın tahsili veya bir işin yapılması yönünde eda hükmü içermediği, söz konusu halde tespit edilen günlerin hizmet cetveline işlenmesi yönünden ilamlı icra takibinin yapılamayacağı, kaldı ki;anılan hükmün infazının borçlu şirketin yerine getireceği bir husus olmayıp, alacaklının başvurusu üzerine SGK tarafından yerine getirilmesi gereken bir durum olduğu, ilamın icra müdürlüğünce infazının mümkün olmadığı-
İİK’nun 72/4 ve 5.maddelerine göre menfi tespit davalarının kabul veya red tefriki yapılmaksızın ilamın fer'isi olan vekalet ücreti ve yargılama gideri alacaklarının takibe konu edilemeyeceği-
Belediye başkanının makam aracının haczedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı- Bir aracın, makam aracı olarak kullanılması, onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı anlamına gelmeyeceği, kamu hizmetinin yürütülebilmesi için Belediye başkanının makam aracının bulunmasının da gerekmediği
Borçlunun hesabına 11.03.2013 tarihinde haciz konulduğu, haciz tarihi itibariyle 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve o tarih itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından sonrasına ilişkin olup, haciz tarihindeki uygulamaya göre, borçlu idarenin haczi kabil mal varlığı üzerine haciz konulmasının mümkün olduğu-
Haczedilmezlik şikayeti olarak görülen davanın, üçüncü kişinin mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak iddiasına” ilişkin olduğunun kabulü gerektiği- İstihkak davalarının nispi esas üzerinden harca tabi olduğu ve alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının ¼'ü anılan Kanun'un 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra yargılamaya devam olunması gerektiği, davaya eksik harçla bakılmasının doğru olmadığı-
3. kişiye, doğacak alacakların haczi yönünden gönderilen haciz ihbarnamesinin, haciz müzekkeresi sonuçlarını doğuracağı, 3. kişinin, haciz müzekkeresinin gereğini yerine getirerek daha sonra doğacak paraların icra dosyasına gönderilmesinde yasal bir engel olmayıp, borçlu borcundan kurtulacağından ve böyle bir haciz işlemi borçlu değil 3. kişiye külfet yükleyeceğinden borçlunun böyle bir şikayette bulunmasında hukuken korunmaya değer bir hakkının bulunmadığı-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayet niteliğinde olduğundan; şikayetin kabulü veya reddi halinde icra inkar tazminatına hükmedileceğine ilişkin İİK'nun 18. ve müteakip maddelerinde yasal bir düzenleme bulunmadığına göre mahkemece borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Başvuru bir hakkın yerine getirilmesine ilişkin olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca bu husustaki şikayetin süreye tabi olmadığı-
İlamda hükmedilen alacak kalemleri için net açıklaması bulunmadığından, ilamdaki alacağın brüt olarak hükmedildiğini kabulü gerektiği, alacaklının ilam konusu bedelden kesintilerin düşülmesinden sonra kalan net miktar için ilamlı takip yapabileceği-
Takip konusu ilama göre ayıplı aracın bedeline faiz istenebilmesi, ayıplı aracın, borçluya, üzerindeki her türlü kısıtlamalar, vergi ve trafik cezası gibi hususlardan arındırılmış olarak teslimi ile mümkün olacağından, bu bedele istenecek faizin de ayıplı aracın borçluya ilama uygun teslim tarihinden başlayacağı, iade konusu ayıplı aracın motorlu taşıtlar vergisi borcu olduğu tespit edildiğinden, aracın yetkili servise(diğer takip borçlusu) ilama uygun olduğundan bahsedilemeyeceği-
