Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız takipte itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, İlk Derece Mahkemesince yüze karşı verilen kısa kararda, itirazın kaldırılması talebinin reddine, sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği, 10.4.1992 tarih ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olduğu, bu durumda, İlk Derece Mahkemesince yapılacak işin, bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Maden ruhsatına haciz konulduktan sonra aynı dosyadan maden işletmesi ile bütünlük arz eden mahcuzların haczedildiği- Maden işletmesiyle bütünlük arz eden menkullerin haczinin aynı alacak için icra dosyasında yapılan tamamlama haczi niteliğinde olduğu, Maden Kanunu'nun 40. maddesinin hacze engel olmadığı- "Maden ruhsatından ayrı haczedildiği gerekçesiyle haczedilen menkul mallar yönünden haczin kaldırılmasına" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası üzerine asliye hukuk mahkemesince gerçekleşen tazminat miktarına ve yasal faize hükmedilmiş olmasına rağmen, icra dairesince düzenlenen icra emrinde "ilamın kesinleşme tarihinden sonra, kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin işletilmesinin" (Anayasa; 46/ son) yasaya aykırı olmadığı-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Takibin tarafı olmayan (ve kesinleşen mahkeme kararı ile hacze konu taşınmaz hissesinin adına tescil edildiğini, İİK 106  ve 110 uyarınca haczin kalındırılmasını talep eden) üçüncü kişi şikayetçinin haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği- Şikayetçinin haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği-
İlamın kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamlardan olduğu yolundaki değerlendirme doğru olmakla birlikte dava dilekçesinde şikayet edenin takibin iptalini talep etmeyip icra emrinin iptalini talep ettiği, dolayısıyla talep aşılmak suretiyle takibin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı, ancak bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
KDV, damga vergisi, tellaliye, tahsil harcı, ceyh, ayrıca teslim masraflarının ödenmesine ilişkin İİK'nın 130. maddesi kapsamında verilecek sürenin İcra Müdürlüğü tarafından en fazla on gün olacak şekilde takdir edileceği, bu konuda yerel icra müdürlüğünün ............ Talimat sayılı dosyasında yedi günlük süre verilmesine yönelik kararın hukuka uygun olduğu-
6 aylık itirazın kaldırılması davası açma süresinin itirazın alacaklıya tebliği ile başlayacağı- Borçlunun "itirazın iptali için davası açmak adına arabuluculuk süreci işleten alacaklının itirazdan haberdar olduğunu" ilişkin savunmasına itibar edilmediği-
Dairemizce, ilamsız icra takiplerinde mükerrerlik iddiası, borca itiraz niteliğinde görülerek, bu itirazın İİK’nın 62. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerektiğine dair görüş istikrarlı şekilde uygulanmış ise de, derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesine ve bu hususun Yargıtay Büyük Genel Kurulunun içtihadı birleştirme kararı ile de benimsenmesine paralel olacak şekilde görüş değişikliğine gidilerek, icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın, mükerrer takibin iptali talebinin, takip şartı olarak değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak icra mahkemesine şikayet yolu ile getirileceği, söz konusu şikayetin ise süresiz olarak ileri sürülebileceği sonucuna varıldığı- Borçluların, aleyhlerinde başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibinin konusu olan alacağa dayanılarak daha önce ............ İcra Müdürlüğü'nün ............ E. ve aynı icra müdürlüğünün ............. E. sayılı dosyalarında başlatılan takiplerin halen derdest olduğunu ileri sürdüklerinin görüldüğü, bu durumda, Dairemizin değişen içtihadı gereğince borçluların icra mahkemesine başvuruları İİK’nın 16/2. maddesine dayalı şikayet niteliğinde olup, mahkemece istemin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, talebin itiraz olarak nitelendirilmesi ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetçi borçluya usulsüz dahi olsa 89/1-2-3 haciz ihbarnamelerinin sırasıyla 21.12.2020, 22.01.2021, 10.02.2021 tarihlerinde tebliğ edildiği, şikayetçi borçlunun şikayet dilekçesinde, tebligatları E-Devletten icra dosyasını incelediğinde öğrendiğini ileri sürdüğü, Uyap sisteminden yapılmış olan incelemede; borçlu .............'in vatandaş portaldan haciz ihbarnamesi tebligatlarını 17.03.2021 tarihinde okuduğu görülmüş olup, buna göre borçlunun 05.04.2021 tarihinde icra mahkemesine yapmış olduğu başvurunun yasal yedi günlük süreden sonra olduğu-