İcra ve İflas Kanunu’nun 89/4. maddesi hükmünde öngörülen tazminatın kaynağı İİK 89/1 haciz ihbarnamesinden kaynaklanır ve hükmedilecek tazminat miktarı haciz ihbarnamesi ile istenen miktarı aşamaz. İİK 89/4 maddesi gereğince istenebilecek tazminat miktarının üst sınırı haciz ihbarnamesinde belirtilen borç miktarını geçemeyeceği-
Her ne kadar şikayetçi tarafından 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüş ise de; şikayet dilekçesinde 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin bir usulsüzlük iddiası bulunmadığının görüldüğü, icra mahkemesine şikayet süresi muamelenin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün olup, şikayetçi 3. kişiye 3. haciz ihbarnamesi 02.03.2022 tarihinde tebliğ edildiğinden, şikayete konu 89/1ve 89/2 haciz ihbarnamelerine en geç bu tarihte muttali olunduğunun kabulü gerekeceği, o halde, 14.03.2022 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuru, İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığın borçlunun 3. kişilere gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali istemine ilişkin şikayet niteliğinde olduğu, İİK'nun 89. maddesi gereği borçlunun 3. kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, 3. kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerekeceği, bu durumun 3. kişinin hukukunu ilgilendirmekte olduğu ve borçlunun korunmaya değer hukuki yararı olmadığından onun tarafından şikayet konusu yapılamayacağı-
Şikayete dayanak olan icra takip dosyasında ödeme emrinin borçlu şirkete 17.08.2019 tarihinde, borçlu ............'e 21.08.2019 tarihinde tebliğ edildiği, 89/1 haciz ihbarnamesinin ise henüz ödeme emri tebliğ edilmeden ve takip kesinleşmeden 09.08.2019 tarihinde üçüncü kişiye tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu haliyle yapılan icra takibinin birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinde kesinleşmediği anlaşılmakla, gönderilen birinci haciz ihbarnamesine 15.08.2019 tarihinde verilen cevabın gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturmayacağı, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu ile birlikte İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca talep edilen tazminat isteminin haksız fiile dayalı bir tazminat olduğu, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşmaması durumunda, ortada bir haksız fiil bulunmadığından tazminat isteminin de reddi gerektiğinin anlaşılması karşısında, bu gerekçe ile tazminat talebinin reddi kararı verilmesi gerekirken, 89/1 haciz ihbarnamesine itirazın üçüncü kişi adına vekili aracılığı ile yapılması gerekçesiyle tazminat isteminin reddi kararı verildiği, farklı gerekçe ile tazminat talebinin reddine dair yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden, sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekeceği-
Haciz talebinin, borçlunun bildirdiği mallarla sınırlı olmaksızın hacizde tertip müessesesi gereği karşılanması zorunlu olduğundan icra müdürlüğünce İİK'nın 85. maddesine göre hacizde tertip ilkesi gözetilerek haciz işlemi uygulanması gerektiği- Alacaklının talebi ile borçlu belediyenin hesaplarına uygulanan hacze karşı borçlu belediyenin icra mahkemesine başvurması halinde şikayetin mahkemece değerlendirileceği, borçlu belediyenin mal beyanında gösterilen dışındaki mal, hak ve alacakların haczi istenebileceğinden alacaklı vekilinin talebi ile 3. kişi bankalara 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilerek hesaplarına haciz konulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı-
İİK’nun 363/1. maddesi gereğince, istinaf yoluna başvuru süresinin tefhim veya tebliğden itibaren on gün olduğu- HMK’nun 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf süre tutum dilekçesinin verildiği, ancak gerekçeli kararın tebliğine rağmen gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra sunulduğu hallerde dahi, Bölge Adliye Mahkemesi'nce HMK’nun 342/2-e ve 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesi reddedilmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddeleri uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf istemi incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekip, Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzeni yönünden yapılan inceleme neticesinde, ihbarnamelerde 3. kişinin adresinin bulunmaması ve ihbarnamelerdeki hacze konu miktarların uyumlu olmamasından bahisle şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisinin; 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerindeki tutarların aynı ve bu tutarların 89/1 ihbarnamesinde yazılı miktardan düşük olması, 89/3 haciz ihbarnamesinde de 3. kişinin adresi yazılı olmakla bu hususun kamu düzenine ilişkin olmaması nedeniyle doğru olmadığı-
Her ne kadar şikayetçi tarafından 89/1 haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürülmüş ve Bölge Adliye Mahkemesince de tebliğ işleminin usulsüz olduğu isabetli olacak şekilde tespit edilmiş ise de; şikayet dilekçesinde 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin bir usulsüzlük iddiası bulunmadığının görüldüğü, icra mahkemesine şikayet süresi muamelenin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün olup, şikayetçi 3. kişiye 2. haciz ihbarnamesi 20.8.2021 tarihinde tebliğ edildiğinden, şikayete konu 89/1 haciz ihbarnamesine en geç bu tarihte muttali olunduğunun kabulü gerekeceği, o halde, 08.10.2021 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin şikayetin esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dışı şirket hakkında başlatılan icra takibi ile ilgili olarak davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilemediğinden bahisle davacının takip borçlusuna borcunun olmadığının tespiti istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353. maddesinin 6. maddesinin (b) bendinde “Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak 1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, ... duruşma yapılmadan karar verilir” düzenlemesine yer verilmiş olup, istinaf mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildikten sonra yazılı şekilde ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden hüküm kurulması mezkur maddede sayılan ihtimallerle çelişki oluşturduğundan Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozulması gerektiği-
89/1 haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiği ........... ve ........... tarihlerinde kesinleşmiş muaccel bir alacak bulunmadığının anlaşılması karşısında, İİK'nun 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, İİK.’nun 89/1. maddesi kapsamında haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunması zorunlu olduğundan, mahkemece tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği- Dava dilekçesinde alacaklı tarafından alacak tutarının %40'ından az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi talep edildiği halde, mahkemece 89/1 haciz ihbarnamesinde belirtilen borç miktarı üzerinden tazminata hükmedilerek, mahkemece HMK'nın 26. maddesine aykırı şekilde talep aşılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksinin her türlü delille ispatlanabileceği- Şikayetçinin şikayet dilekçesinde, TK’nun 21/2. maddesine göre yapılmasına esas olan iade tebligatların da usulsüz olduğunu, ............. tarihinde yapılan tebligatta beyanı alınan 184 nolu komşusunun olmadığını ve tebliğ yapılan bu adreste devamlı ikamet etmediğini sadece yazlık olarak kullandığı evi olduğunu, 23.08.2019 tarihinde şikayetçinin mernis adresine yapılan tebligatta ise gerekli araştırma yapılmadan iade işleminin yapıldığını ileri sürdüğünün anlaşıldığı, o halde mahkemece; şikayetçi bila tebliğ şerhini içeren tebligat mazbatalarında belirtilen maddi olguların aksini iddia ettiğine göre yukarıda bahsi geçen H.G.K.nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararı uyarınca borçlunun bu iddiası ile ilgili deliller toplanarak ispatlamasına imkan tanınması, gerektiğinde zabıta araştırması da yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-