İİK m. 89 kapsamında haczedilen hak edişlerle ilgili muarazanın giderilmesi istemi- Davacıların iş ilişkisinden kaynaklı ilama bağlı alacaklarının tahsili amacıyla başlattıkları ilamlı icra takip dosyalarında "borçlu şirketin davalı kurumdaki istihkaklarına konulan haczin şirket yetkilisi hakkında yürütülmekte olan ceza soruşturması" nedeniyle "firmanın SGK'daki istihkakları üzerine bloke (tedbir) konulduğu" gerekçesiyle yerine getirilmediği, ancak yargılama sırasında sulh ceza hakimliği tarafından konulan tedbirin ağır ceza mahkemesince kaldırıldığı, ayrıca işveren şirket yetkilisi sanık hakkında devam eden ceza yargılama dosyasının sonucunda da beraat kararı verildiği anlaşıldığından, mahkemece "icra takip dosyalarında borçlunun istihkaklarından / hakediş kesintilerinden borca yeter miktarlarını üzerinde başkaca bir tedbir bulunmadığı takdirde ve rüçhanlı alacaklar gözetilmek kaydıyla icra dosyalarına aktarması gerektiğinin tespiti ile davacılar ve davalı arasındaki muarazanın bu şekilde önlenmesine" dair verilen kararın isabetli olduğu-
Borçlunun üçüncü kişi bankadaki mevduat alacağı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmünde olduğu- Bankadaki mevduat, menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi , İİK'nın 89. maddesine uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebileceği- Bu takdirde İİK'nın 89. ve bunu izleyen maddelerde yazılı hukuki sonuçların doğacağı- İİK'nin 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde, anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmayacağı- İİK'nın 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi bankanın, "borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu" ileri sürmesi, itiraz niteliğinde olup, alacaklı İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nın 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği-
Üçüncü kişinin İİK m. 89/3 kapsamında dava açabileceği- Menfi tespit davasının (iİİK m. 72) ise takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olduğu, üçüncü kişinin bu davayı açamayacağı-
İcra dairesinin ihbarnamesini (haciz bildirisini) alan anonim şirket, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorundadır; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılacağı- Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, Türk Ticaret Kanunu'nun 486/2, 490, 645, 647 ve 654. maddeleri uyarınca kıymetli evraktan sayılması nedeniyle, bu evrakın haczi için İİK'nın 88. maddesinin yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, evraka fiilen el konulmasının zorunlu olduğu-
Mahkemece, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan ............... tarihi itibariyle, davalı üçüncü kişinin, takip borçlusuna, gerek şirket hisse devirlerinden kaynaklanan ve gerekse hisse devirleri dışında herhangi bir borcunun bulunup bulunmadığı varsa, tebliğ tarihi itibariyle ne miktarda olduğu hususlarının tespit edilerek, üçüncü kişi nezdinde haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibari ile kesinleşmiş, nizasız çekişmesiz, halihazırda istenebilir, bir başka deyişle muaccel bir alacağın ve o tarihteki alacak miktarının tereddüde mahal bırakmayacak net bir şekilde tespiti açısından, dosyanın uzman bilirkişiye tevdii ile, dosya kapsamında yer alan bozma kararları ve ilkelerimize uygun, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor aldırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Tazminat talebi haksız fiile dayandığından, takibin yapıldığı yerdeki icra mahkemesinde açılacak olan davanın haciz ihbarnamesine itirazın öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılması ve genel yargılama yapılması gerekeceği- Alacaklının haciz ihbarnamesine itirazı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde icra mahkemesinde tazminat davası açması gerekeceği- İİK'nın 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davası, icra mahkemesince genel hükümlere göre görüleceğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabi olduğu- Bu Kanun'da da dava zaman aşımına ilişkin bir düzenleme olmadığı, ceza yargılamasına ilişkin zamanaşımı hükümlerinin bu davalarda uygulanmasının mümkün olmadığı-
İİK.89/4' e göre açılan davada; üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, davacı takip alacaklısının ispat etmesi gerekeceği- Üçüncü kişinin beyanının aksi, İİK'nın 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebileceği- Alacaklının icra mahkemesine başvurusu, İİK'nın 89/4 maddesine dayalı tazminat davası olduğu, dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarı ve dava değerinin gösterilmesi gerekeceği- Yargıtay 12. Hukuk dairesinin içtihatlarına göre, tazminat miktarı birinci haciz ihbarnamesi ile istenen miktarı aşamayacağı- Bu durumda, dava dilekçesinde harca esas değer olarak 10.000,00 TL'nin gösterilmesi ve davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmiş olması, alacak tutarının belirli olması karşısında davayı belirsiz alacak davası haline getirmeyeceği- Mahkemece, öncelikle davacıya birinci haciz ihbarnamesindeki borç miktarı üzerinden nispi harcı tamamlaması için uygun şekilde kesin süre verilerek, nispi harcın tamamlattırılması ve sonucuna göre tazminat talebi hakkında anılan eksiklikler giderildikten sonra tazminat talebine konu haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle haciz ihbarnamesine itiraz eden üçüncü kişinin takip borçlusuna muaccel hale geldiği, kesin bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK.89/4 hükmünde yer alan tazminatın konusunun, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarar olduğu; bu davada, üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısının ispat etmesi gerekeceği Üçüncü kişinin beyanının aksinin, İİK'nın 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebileceği; anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği- İİK'nın 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebileceği, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenebileceği, diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, İİK’nın 89/1. maddesi kapsamında haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
Borçlunun, 3. kişi bankadaki alacağının menkul hükmünde olduğu- Bu nedenle adı geçenin bankadaki mevduatı menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebileceği- Bankaya haciz müzekkeresi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiri olduğu, bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışında bankaya ayrıca haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmadığı- Bu işlemin yapıldığı taktirde İİK’nın 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçların doğmayacağı- İlgili maddedeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçların doğmayacağı ve borcun bankanın zimmetinde sayılamayacağı-
İİK m. 89/5'e dayalı menfi tespit ve istirdat istemi- İcra takibinde haciz ihbarnamesi gönderilmiş olmasının alacaklının kötü niyetli olduğunu ispat için tek başına yeterli olmadığı- Haciz ihbarnamesi gönderilen 3. şahsın bu borca itiraz hakkı olduğu- Kendisine itiraz ihtarını içeren haciz ihbarnamelerine davacının itiraz etme imkanı varken bu itiraz hakkını kullanmadığı, ayrıca davalı alacaklının davacının söz konusu ihbarnamelere itiraz etmesini engellediğine ilişkin iddiasını ispatlayacak nitelikte herhangi bir delil de ibraz etmediği, davalı alacaklının kötü niyetli olduğunu kanıtlayamadığı-