İİK 89/4 hükmünde yer alan tazminatın konusunun, haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zararların tazmini olduğu- Bu davada, üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısının ispat etmesi gerekeceği- Üçüncü kişinin beyanının aksi, İİK'nın 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille ispat edilebileceği- Anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
İİK'nın 89. maddesinde, takip borçlusunun "üçüncü şahıs" nezdinde bulunan hak ve alacakları ile menkul mallarının haczedilebileceğinin düzenlenmiş olduğu- Yasanın söz konusu emredici kuralına aykırı olarak yapılan işlemlerin İİK'nın 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olup, 3. kişilerin haciz ihbarnamesine karşı icra dairesine itirazlarını bildirmiş olmaları, anılan konuda icra mahkemesine şikayette bulunmalarını engellemediği- Alacaklının üçüncü kişinin itirazının aksini iddia ve ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nın 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca İİK'nın 89/4. uyarınca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği- Üçüncü kişinin alacaklının kendi aleyhine dava açmasını önlemek için, 89/1. haciz ihbarnamesinin usulsüz olduğundan bahisle iptalini istemekte hukuki menfaati bulunduğu-
-Bir davada olayları belirtme ve açıklamanın taraflara, hukuki nitelendirmenin ise hâkime ait olduğu, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça; İş Bankası nezdindeki hesabından haczedilen 104.347,40 TL'nin icra müdürlüğüne gönderildiğini, işbu sebeplerle öncelikle icra dosyasına yatırılan 104.347,40-TL'nin alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasını ve bu bedelin icra kasa hesabında tutularak dava sonuna kadar nemalandırılacağı bir hesapta tutulmasını, müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespit edilmesini ve dava süresince icra dosyasına celp edilen 104.347,40-TL 'nin alacaklıya ödenmesi halinde ödenen bedelin faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ettiği, eldeki davanın bir geri alma davası olduğu, bu davalar için ilgili kanun maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin geçerli olmadığı, mahkemece işin esası incelenerek değerlendirme yapılması, eksik harcın ikmal ettirilmesi, ödeme ve dava tarihlerinin tartışılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının talebinin yalnızca menfi tespit istemi olduğu değerlendirmesiyle davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı kabul edilerek reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İİK'nın 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirleneceği; diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
Deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığının genel hükümler çerçevesinde belirleneceği; diğer bir ifade ile İİK 85/4'e göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
İİK'nın 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun üçüncü kişiden olan muaccel alacağının, üçüncü kişiden istenebileceği; Kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığının genel hükümler çerçevesinde belirleneceğini; diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
İİK'nın 89/4. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığının genel hükümler çerçevesinde belirleneceği- Bu maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu-
Alacağın dayanağı olan haciz ihbarnameleri icra mahkemesinin kararıyla iptal edildiğinden, İİK m. 89/3 uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkin davanın konusuz kaldığı- Davanın açıldığı tarihte davaya konu haciz ihbarnameleri iptal edilmemiş olduğundan ve davanın açılması hak düşürücü süreye tabi olduğundan dava tarihinde davacının haksız olduğunun söylenemeyeceği- İİK 89/3 maddesi gereğince açılan menfi tespit davaları maktu harca tabi olmakla birlikte hükmedilecek vekalet ücretinin nisbi olarak belirlenmesi gerektiği-
Borçlu'nun İİK'nın 89/1 maddesinde belirtilen hak ve alacaklarının haczi anılan maddede belirtilen usule göre birinci, ikinci, üçüncü haciz ihbarnameleri çıkarılarak yapılacağı- Mevcut alacaklarının haczi için haciz ne miktar para alacağı için olduğunun haciz ihbarnamesine yazılmasının yeterli olduğu- Ancak takip borçlusu ile üçüncü kişi arasında mevcut olan bir hukuki ilişkiye (temele) dayanarak ilerde doğması muhtemel bulunan alacakların da haciz ihbarnamesi ile haczedileceği-
Haciz isteme hakkının kural olarak alacaklının borçluya karşı başlatmış olduğu takibin kesinleşmesi ile doğacağı- Üçüncü kişiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesine itiraz tarihinde icra takibinin kesinleşmediği görülmekle geçerli bir itiraz bulunmadığından üçüncü kişinin haksız fiilinden söz edilemeyeceği-