Kesin mehile ilişkin ara kararının her türlü yanlış anlamayı önleyecek şekilde açık ve eksiksiz olması gerekli olup, yapılacak işlerin tek tek açıklanması gerekir; ayrıca verilen sürenin yapılacak iş için uygun olması gerekir, hakim kesin mehile uymamanın sonuçlarını açıkça anlatmalıdır; Yerel mahkemenin açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yaparak sonuca göre karar vermesinin gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi davalarında, davacının ilk önce dava konusu şey üzerindeki mülkiyet hakkını isbat etmesi gerekeceği, bu konuda menkullerde MK’nun 985/I maddesindeki zilyetliğe dayanan, gayrimen-kullerde ise MK’nun 992. maddesindeki tapu sicilindeki kayda dayanan karineden yararlanılabileceği -Tapusuz gayrimenkullerde, davacının mül- kiyet hakkının tescil kararının kesinleşmesi ile doğacağı –
Kamu düzenini ilgilendiren imarın ifraza imkan vermediği bir durumun, tarafların anlaşmasıyla olanaklı hale getirilemeyeceği, esasen, eldeki davadan ötürü uyuşmazlık içerisinde olan yanların, anlaşamadıklarının açık olduğu, öte yandan, dinlenilen tanık anlatımlarından taşkın yapılanmanın iyiniyete dayandığını kesin biçimde ifade etmek imkanının olmadığı, hal böyle olunca, ilk davanın kanıtlandığı dikkate alınarak elatmanın önlenilmesi ve kal'e ( yıkıma ) kanıtlanamayan temliken tescil davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Salt imara aykırılık, idareyi ve idari yargıyı ilgilendiren bir konu olmamakla birlikte, davacının komşuluk hukukuna uygun düşmeyen zararın varlığına ilişkin iddiasının da araştırılarak karar verilmesi gerekeceği–
Belediye hudutları içinde kalan yol fazlası yerlerin mülkiyetinin belediyeye geçeceği, bu nedenle müdahalenin menine ve ancak ecrimisil talebinin reddine karar verildiği, belediye sınırları içindeki karayolları ve özel yollar hariç tüm yolların durumuna göre kullanımına izin verme ve haksız işgal edenler hakkında el atmanın önlenmesini isteme hakkının belediyeye ait olacağı, davacı belediyenin karayoluna el atmanın önlenmesi hakkında dava açmadığı, kendi hüküm ve tasarrufu altında bulunan yol için istekte bulunduğu, bu durum karşısında ihtilaf konusu taşınmazın ecrimisile elverişli olup olmadığının, bir başka deyişle davacının bir zararının olup oluşmadığının araştırılması gerekeceği, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararanın bozulması gerekeceği-
Tapu tahsis belgesi iptal edilmedikçe, geçerliliğini koruyacağı –
Hazine tarafından, kadastroca tesbit harici bırakılan yere ilişkin olarak gerçek kişi aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasında; davalı «kadastro öncesi nedenleri ileri sürüp, hak sahibi olduğunu hükmen kanıtlayamadığı ya da sonraki imar-ihya ve buna bağlı zilyedliğine daya-narak dava açıp, MK.nun 713. maddesinde öngörülen koşulların yararına gerçekleştiğini gösteren kesinleşmiş bir tescil kararı ibraz edemediği sürece» tesbit harici bırakma işlemi hukuki varlığını koruyacağı –
Müşterek mülkiyet konusu taşınmazlar hakkında, paydaşlardan her birisinin, diğer paydaşlardan bağımsız olarak taşınmaza elatan üçün-cü kişiler aleyhine - taşınmazın tamamı için - elatmanın önlenmesi davası açabileceği–
Haricen satın aldığı taşınmazı kullanan kişi hakkında, ancak öde-diği harici satış bedeli davacıya depo ettirilerek elatmanın önlenmesi kararı verilebileceği - Tapulu taşınmaza vaki elatmanın önlenmesi dava-sında, taşınmazın davacı tarafından davalıya haricen satıldığı saptandığı takdirde; satış bedeli için davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar vermek gerekeceği–
Dava konusu taşınmaz tarafların müşterek miras bırakanın dedesi serbestler denilen aileden intikal ettiği anlaşılmış ise de miras bırakanın veraset ilamı alınıp dosyaya ibraz edilip mülkiyet durumu belirlenmeden, miras bırakana ait hakların taksim edilip edilmediği saptanmadan, taksim edilmemiş ve davacı da miras bırakanın mirasçısı ise ve mirasçılıkta iştirak hali mevcut ise davacının miras payına elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden 1950 yılından beri davalının bayii tarafından kullanıldığından bahisle, bu kişinin beyanına itibar edilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmayacağı-