Davacının, davalının 488 ada 19 parsel sayılı taşınmaza haksız el attığını ileri sürdüğü halde; 26.7.2004 tarihinde yapılan ilk keşifte davacının yanlış parsel göstermesi nedeniyle, bu davanın konusu olmayan davalıya ait komşu 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde keşif yapılmış; buna göre mahalli bilirkişi ve tanıklar, 20 numaralı parselin davalıya kan bedeli olarak verildiğini ifade ettiği, davalının itirazı üzerine mahkemece, dava konusu 19 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 17.9.2004 tarihinde yapılan keşif sonucu; davalının taşınmaza fiilen müdahalesi bulunmadığı gibi, herhangi bir şekilde muaraza da yaratmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptandığı-
Taşınmaza yapılan elatmanın mutlaka kusura dayanmasının gerekmediği, «haksız» olmasının, elatmanın önlenmesi kararı verilmesi için yeterli olduğu–
Tarih itibariyle imar kapsamına alınmış merala­rın özel mülkiyete geçişini sağlayan yasa yü­rürlükte olmadığından davanın açıldığı tarihte işgal edilen mera için hazinenin elatmanın önlenmesi ve tapu iptali tescil isteme davasını açma hakkının olduğu-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon plânının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanması gerekeceği–
Taşınmazın aynı ile ilgili uyuşmazlıkların, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözümleneceği, "taşınmazın bulunduğu yer"den maksadın, "taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu yer" olmayıp "taşınmazın fiilen içinde bulunduğu mülki sınır" olduğu–
Zilyetlik yolu ile edinme için taşınmazı sadece yaz aylarında veya belli dönemlerde kullanmanın yeterli olmayacağı-
Davalının, davacının kayden maliki olduğu taşınmaza haklı ve geçerli bir sebep olmaksızın yapılaşmak suretiyle müdahalede bulunduğunu anlaşılması halinde "davalının müdahalesinin önlenmesine" karar verilmesi gerekeceği, ancak; davacının talebi olmadan "yıkım kararı" verilemeyeceği–
Salt imara aykırılığın, idarî yargıyı ilgilendirdiği ve idari yaptırımı gerektirdiği–
"Suya vaki el atmanın önlenmesi ile su abone sözleşmesinin feshi" takibini içeren davada; Sular Kanununa göre, vakıf hamamdan su parası alınması için vakfa ait suyun belediyeye devredilmesi veya belediyece bu suyun şehir su hattına bağlanması gerekeceği–
3290 sayılı Kanunun 13. maddesi ile değişen 2981 sayılı Kanunun 22. maddesinin (b) bendine göre 2881 sayılı Kanunun kapsamına giren yapılarla ilgili olarak yargı mercilerinde açılmış davaların yürütülemeyeceği–