Davacının, çekişmeli taşınmazda paydaş olmasından sonra davalının taşınmazı kullanmadığı belirlendiğine göre, davalının, taşınmaza müdahalesinden söz edilemeyeceği gibi, ecrimisilden sorumlu tutulmasına da olanak olmadığı-
Dava konusu davacı Hazineye ait 22 parsel sayılı çaplı taşınmaza bina ve bahçe,28 parsel sayılı çaplı taşınmaza bina ve taşlık alan yapmak suretiyle elattığı uzman bilirkişi aracılığı ile yapılan çap uygulaması ile saptanmış,yine davacı hazinenin 22 parselde 330 m2'lik ve 28 parselde 40 m2'lik kısım için davalıya 1985 tarihinde tapu tahsis belgesi verdiği ve bu belgenin tapu kayıtlarına şerh verildiği,yerel mahkemece 22 ve 28 parsel bakımından tapu tahsis belgesine konu olan ve harita mühendisi bilirkişinin 08.12.2010 tarihli raporunda davalının binasının 22 parselde C harfi ile işaretli 69,66 m2'lik kısmı ile 28 parselde B1 harfi ile işaretli 40 m2'lik kısmı hakkında 7.6.1986 günü yürürlüğe giren eldeki davalara uygulanması öngörülen 2981 sayılı Yasanın 22/b maddesini değiştiren 3290 sayılı Yasanın 13. maddesi hükmü gözetilerek davalılar hakkındaki davanın durdurulmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Çifte tapu kaydının bulunduğu, mükerrer kayıtların düzeltilmesi ile çekişmenin giderileceği, çakışan yerle ilgili olarak varlığı belirlenen mükerrer tapunun iptali için dava açmak üzere davacıya önel verilmesi; açtığı takdirde davanın sonucunun beklenmesi; ondan sonra ortaya çıkacak mülkiyet durumuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı taşınmazına, davalının yapı yapmak suretiyle müdahalesinin saptandığı, bu durumda mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davalının tasarrufunda olan ve bilirkişi raporunda da belirtilen elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve ayrıca tüm muhdesatlar yönünden de yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece sadece tazminat bedeli esas alınmak suretiyle karar ve ilam harcı alınması, el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünden nisbi harç alınmaksızın davanın ikamesi ve yürütülmesi yasal olarak olanaklı değildir ve elatıldığı iddia edilen taşınmazların tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, belirlenen taşınmazların tecavüzlü kısımlarının zemin değerinin ve yıkımı istenen muhtesatın değerinin tespiti ile bu değerler üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, davanın harçsız görülmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulamayacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme ve tazminat isteklerine ilişkin davada; içlerinde jeoloji mühendisinin de yer aldığı uzman bilirkişi heyeti ile birlikte yeniden keşif yapılarak, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılacağı, bilirkişiden uygulamayı gösterir, denetime elverişli rapor alınacağı, davacının zararının olup olmadığının kesin biçimde ortaya konulacağı ve zararın varlığının belirlenmesi halinde zararın giderilmesi yöntemlerinin raporda gösterilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılamayacağı-
Baz istasyonunun davacıya herhangi bir zarar verip vermeyeceği yönünden halk sağlığı uzmanından rapor alınması ve hâsıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
HMK. nun 125.maddesi dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin hukuk gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir. Hal böyle olunca, anılan yasal düzenlemeler gözetilerek işlem yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Hükme esas alınan rapor ve eki krokide gösterilen şeftali fidanının davacıya ait taşınmaz içinde kalmak suretiyle haksız elatmanın halen devam ettiğinin sabit olduğu; davalının malik olduğu taşınmaz içinde yaptırılan ahırın da yine davacıya ait taşınmaza taşkın olarak yapılandığı, bu durumda tecavüzlü olan bu bölüm hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-