Kötü niyetli zilyedin taşınmaz malikine ödemesi gerekli olan işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilin en az kira bedeli, en fazla mahrum kalınan gelir kaybı esas alınarak tespit edilmesinin gerekeceği-
Çekişmeye konu taşınmaz paylı mülkiyet üzere olup davacı paydaşların paylarına karşılık çekişmesiz olarak kullandıkları bölümün bulunduğu, bu şekildeki fiili kullanma biçiminin 25 yıldır devam ettiği, iddia edilen şekilde davacılara özgülenen bölüme elatmanın bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Paylı mülkiyette paydaşlardan birisinin taşınmazın korunması amacıyla elatmanın önlenmesi davası açabileceği, bunun için tüm paydaşların birlikte hareket etmesinin zorunlu olmadığı-
E.tmanın önlenmesi ve yıkım davasında, öncelikle davada elatıldığı ileri sürülen arzın ve üzerinde yıkımı istenilen zeytin ağaçlarının keşfen değerlerinin saptanması ve saptanacak bu dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu gereklilik davacı tarafında yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekeceği-
Bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-
Davada elatıldığı ileri sürülen taşınmazın değerinin saptanması ve saptanacak bu dava değeri üzerinden peşin harcın tamamlatılması, bu gereklilik davacı tarafından yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek işin esası hakkında hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ecrimisil ve yıkım istekleri-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada kayden davacının paydaşı olduğu taşınmaza davalının sera yapmak suretiyle müdahalede bulunduğu belirlenmek ve benimsenmek suretiyle el atmanın önlenmesine karar verilebileceği, ancak toplanan delillerden çekişme konusu kısımları davalının uzun yıllardır kullandığı, anılan seraları 1994 yılında yaptığı ve davacının bu kullanıma itiraz etmediği, bu durumda, davacı tarafından uzun süre dava konusu yerlerin kullanımına ses çıkarılmadığı ve ihtarname ile davalının taşınmazları terk etmesinin istenmediği gözetildiğinde, davalının çekişme konusu taşınmazları davacının izni ile kullandığı, kötü niyetli zilyet olmadığı, hatta taraflar arasında Borçlar Kanununun 299. ve takip eden maddelerinde öngörüldüğü üzere şifahi olarak ariyet akdi yapıldığı ve aynı yasanın 304. maddesi gereğince de davacının dava açmakla muvafakatini geri aldığı, başka bir deyişle feshederek akde son verdiği kabul edilmek suretiyle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Çekişmeye konu edilen müdahalenin imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, bilirkişiden imar öncesi ve sonrası durumu gösterir şekilde kroki tanziminin istenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-