Boşanma davasında taraflardan birinin davada ruhsal rahatsızlığı olduğu bir kısım delillerle doğrulanmış olduğunda vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinin gerekeceği-
Ön sorun hakkında iki taraf arasında uyuşmazlık varsa, hakimin gerekirse tarafları davet edip dinledikten sonra kararını vermesi gerekeceği-
Davacının davası reddedildiği için, kendini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma davalarındaki yetki kuralı kesin yetki olmayıp, cevap dilekçesinde ileri sürülürse dinlenebileceği, aksi halde dinlenmeyeceği-
Tarafların, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği-
Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması eldeki boşanma davasının sonucunu etkileyecek nitelikte olduğundan, tanıma ve tenfize ilişkin davanın bu dava bakımından bekletici sorun (HMK. md. 165/1) yapılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekeceği-
Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı yasanın 298. Maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme (kısa karara) aykırı olamayacağı-
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesi gereğince tahkikat aşamasında iddia ve savunma genişletilmemesi gerekeceği-
Davalı koca davacı eşinin emekli geliri bulunduğunu bildirmesine ve bu açıklaması dosya arasında bulunan bir kısım delillerle doğrulanmış olmasına ve davacının kuaför olarak çalıştığı da iddia edilmesine göre; mahkemece, belirtilen bu hususun, yoksulluk nafakası talebi yönünden bir ön sorun olarak incelenmesi gerekeceği-
Davacıya verilen kesin süre, tüm delillere ilişkin olmayıp dava dilekçesinde de dayanılmayan "belge" niteliğindeki delillere yönelik olup, davacıya, tanıklarının isim ve adreslerini bildirme ve bu delilin gerektirdiği delil avansını yatırmak üzere sonuçları da hatırlatılarak, kesin süre verilmesi gerekeceği-