Boşanma davasında her iki tarafın dava açtığı ve her ikisinin de kusurlu olmasına rağmen bir tarafın davasının kabulü diğer tarafın davasının reddinin doğru olmadığı-
Boşanma davasında; hüküm kesinleşmeden davadan feragat edilmesi halinde; dava temyiz aşamasında ise «feragat nedeni ile dava red-dedilmek üzere» hükmün bozulması gerekeceği–
Tarafların barışmakla barışma öncesi birbirlerinden kaynaklanan kusurları karşılıklı olarak affetmiş sayıldığı ve artık bu olayların boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği-
Anlaşmalı boşanma için, duruşma dışında hazırlanan boşanma protokolünün sunulması yeterli olmayıp, eşlerin bizzat duruşmaya katılıp iradelerini hakim önünde açıklamalarının gerektiği-
Kadının kusuru daha ağır olsa da evlilik birliğinin devam etmesinde taraflar ve çocuklar yönünden korunmaya değer bir yarar kalmamışsa, kadının da boşanma davası açma hakkı olacağı-
Konusuz kalan bir dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekmekle birlikte; bu davayı açanın dava açmakta haklı olup olmamasına bağlı olarak yargılama gideri ve varsa vekalet ücretiyle ilgili hangi tarafın sorumlu tutulacağına da karar verilmesi gerektiği-
Davacı kadının boşanma davası kabul edildiği ve davacı kadın kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı kadın yararına kabul edilen boşanma davası yönünden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı kocanın davasının kabul edilmesine rağmen davalı kadın lehine vekalet ücretinin takdir edilmesi ve yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasının doğru olmadığı-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinde; davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-