Ön inceleme aşamasında, ancak karşı tarafın açık muvafakati (veya ön inceleme duruşmasına taraflardan birisinin mazeretsiz gelmemesi) durumunda iddia veya savunmaların genişletilmesi yahut değiştirilmesinin kabul edildiği- Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra, süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden, savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil (HMK. mad. 129/1-e) bulunmadığından, davalıya delil göstermesi için süre vermesine yasal olarak imkan bulunmadığı- Boşanmaya sebep olan olaylarda ailesinin müdahalesine sessiz kalan davalı erkek tam kusurlu olup, davacı kadın yararına TMK.'nun 174/1 maddesi koşulları oluşmuş olduğu-
Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği, değiştirilemeyeceği- Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava ve cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminatlar yönünden bir beyanda bulunmamış, ön inceleme duruşmasında tazminat talebinde bulunmuş, davacı-karşı davalı tarafın ise bu talebe muvafakat etmemiş olduğu görüldüğünden, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu- Davalı-karşı davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davalı-karşı davacının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Tarafların her ikisinin de çalışması, düzenli ve sürekli gelirlerinin bulunması, mali durumlarının ve güçlerinin yaklaşık aynı seviyede olması halinde, TMK. mad. 175 koşullarının davalı-karşı davacı kadın lehine oluşmadığı-
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği (TMK. mad. 166/1-2)- Davacı erkek tanıklarının beyanlarının bazıları, davacıdan duyum, bazıları ise görgüye dayalı olmayan beyanlar olup boşanmaya esas olamayacağından, boşanma davasının reddi gerektiği-
Usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK. mad. 137, 140/3, 187) vakıanın esas alınarak karar verilemeyeceği-
Gerekçeli kararın, tefhim edilen hükmün sonucuna aykırı olamayacağı, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekeceği-
Yasal olarak elde edilip edilmediği belli olmayan ve süresinden sonra sunulan görüntü kayıtlarına ilişkin CD'nin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu-
Boşanmaya ilişkin davada, boşanmaya sebep olaylarda kadının az da olsa kusuru olduğundan, erkeğin dava açmakta hakkı olup, davasının kabulüne karar vermek gerekli ise de; kadının boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ve boşanma hükmü temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olduğundan, erkeğin boşanma talebinin konusu kalmamış olup, erkeğin talebi hakkında, "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm tesis edilmesi gerektiği- Asgari ücret seviyesindeki gelirin, kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağı-
Bir kısım tanık beyanları üzerine, kadına kusur olarak yüklenen erkeğin barışma girişimine, kadının olumsuz cevap vermesi ve müşterek çocuğu babasına göndermesi eylemi TMK. mad. 166/1'de yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan hadiseler olduğundan, boşanma davasının reddi gerektiği-
Boşanma davasında, mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıaların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği, değiştirilemeyeceği- Davacı kadın dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakaları yönünden bir talepte bulunmamış, ön inceleme duruşmasında ise maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri olduğuna yönelik beyanda bulunmuş, ancak bu taleplere yönelik olarak açıklamasını sonraki dilekçesiyle yapmış olup davalı tarafın ise, bu taleplere muvafakat etmemiş olduğu görüldüğünden, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu- Davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davacının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde TMK. mad. 166/1 gereğince boşanma talep edildikten sonra, ıslah dilekçesi ile öncelikle zina sebebi ile boşanma, bu sebep kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile boşanmaya karar verilmesinin talep edilmesi halinde, mahkemece, davacının talebi aşılarak TMK. mad. 166/1 ve 161 maddeleri gereğince boşanmaya karar verilmesi yerine, davacının terditli talebi dikkate alınarak öncelikle özel boşanma sebebinin değerlendirilmesi gerektiği-