Dava dilekçesinde alınan başvurma harcının dava dilekçesinde yer alan bütün istekleri kapsayacağı, ziynet alacağına ilişkin nispi harcın tamamlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmadığı-
Davalı eş boşanma davasını kabul etmiş ve boşanmanın sonuçlarına ilişkin fer’i taleplerde bulunduğundan, davalının açtığı bir karşı boşanma davası bulunmadığından hâkimin taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak karar vermiş olmasının bozma nedeni sayılacağı-
En az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekeceği-
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının TMK. mad. 184 çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı-
Davacının dava dilekçesinde fazlaya dair hakkını saklı tutmadığından maddi tazminatı ıslahla artıramayacağı, bu nedenle talep aşılarak (HUMK.md.74) yazılı şekilde maddi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı, manevi tazminat isteminin ise bölünemeyeceği gözetilmeden dava dilekçesinde belirtilen miktar aşılarak ıslahla arttırılan sonraki miktara göre yazılı şekilde hüküm kurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Toplanan delillerden; davacı kocanın aynı nedenlere dayanarak 21.07.2009 tarihinde açtığı boşanma davasının 19.11.2009 tarihinde reddedildiğinin, kararın 08.03.2010 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, kesinleşen davada aynı olayların boşanma sebebi kabul edilmediğine göre, yeni davada da boşanma sebebi olamayacağı, bu dava açıldıktan sonra taraflar biraya gelmedikleri gibi, kadından kaynaklanan ve boşanmayı gerektiren yeni bir olayın varlığı da ileri sürülmediğinden davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının, "davalı için yapmış olduğu harcama ve ödemeler karşılığı" maddi tazminat talep ettiği, bu isteğin boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatlerin zedelenmiş olması sebebine dayandığı, diğer bir ifade ile davacının maddi tazminat talebinin Türk Medeni Kanunu’nun 174/1. maddesi kapsamında, boşanmanın fer'isi mahiyetinde olmadığı, boşanmanın fer'isi niteliğindeki taleplerin boşanma davasıyla birlikte veya bu dava içinde ileri sürüldüğü takdirde harca tabi olmadığı, bu nitelikte bulunmayan isteklerin, ayrıca nispi harca tabi olup, harcı yatırıldığında incelenebileceği-
Davacının evlenme öncesi edindiği taşınmazını evlilik birliğinin devamı sırasında satıp, parasını kocasına verdiğini ileri sürerek, bu sebeple maddi tazminat talep ettiği, bu isteğin, “mevcut veya beklenen menfaatlerin boşanma yüzünden zedelenmiş” olması sebebine dayanmayıp, Borçlar Kanununda yer alan “ödünç” ilişkisine dayanmakta olup, aile mahkemelerinin görevi dışında olduğu, öyleyse bu istek yönünden görevsizlik kararı verilmesinin gerekeceği-
Tarafların talebi üzerine taşınmazın (evin), protokoldeki düzenlemenin aksine sadece ortak çocukları adına tapudan devir ve temlik edilmesi konusunda yaptıkları yeni düzenlemeye göre karar verilmesi gerektiği-