İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği bu durumda; dayanıksız kalan kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
İptali istenen taşınmazlara ilişkin sicil kayıtları belediye encümeninin almış olduğu idari nitelikteki şuyulandırma işlemine dayanmakta yani sicilin illetini teşkil eden idari işlem olup, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davadaki istek, idari işlemin iptali olmayıp, bu işleme dayalı oluşturulan sicil kaydının iptali olup, bu talebin 2577 sayılı Yasanın 2. maddesi kapsamında olmadığı-
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında, davacının kadastral parselde mülkiyetten kaynaklanan hakkının olmadığı dosya içeriği ile sabit olup, sadece parsel üzerinde bulunan kendisine ait yapılardan doğan hakkı bulunup, davalıların-karşı davacıların- mülkiyetten kaynaklanan hakları gözetilerek davalı istemleri olan elatma, yıkım ve ecrimisil istekleri bakımından bir karar verilmesi gerekirken bu hususlarda istemin reddinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dava tapu iptal ve tescil davası olup, mahkemece dava konusu taşınmazın Hazine adına tescil edilebilir nitelikte olduğundan davacı Hazine talebinin kabul edilmesinde yasaya aykırı bir yön yoksa da; talep ve dava olmadığı halde taşınmaz kaydına muhdesat şerhi konulması ile kadastro işlemleri ile ilgili davalarda davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmolunmayacağı düzenlemesinin göz önüne alınmadan karar oluşturulamayacağı-
Davacının dayandığı tapu kaydının dayanağı idari işlemin idari yargı yerinde iptal edildiği ve bu kararın kesinleştiği, sicilin illetten yoksun hale geldiğinden,davalı tarafa kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptal ve tescil davası açması hususunda süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Kök miras bırakanın veraset ilamına göre 1305 tarihinde öldüğü ve bu tarih itibariyle Medeni Kanun yürürlükte olmadığına göre, elbirliği mülkiyeti bulunmayıp paylı mülkiyet sözkonusu olduğu ve terekeye temsilci tayini gerektirmediği halde, terekeye temsilci tayin ettirilmek suretiyle sonuca gidilmiş olmasının doğru olmadığı, kaldı ki, elbirliği mülkiyeti sözkonusu olsa bile, mirasçıların birbirlerine karşı açacakları davalarda kural olarak TMK'nın 640. maddesinin işletilmesine gerek olmadığı-
Çekişme konusu taşınmazın vekâlet görevi kötüye kullanılmak suretiyle vekilin eşi davalıya devredildiği, vekil davalının satış bedelini davacılara ödediğini ispat edemediği, tazminat isteğinin hüküm altına alınmış olmasında bir isabetsizlik olmadığı-
Dava; ikrah (tehdit) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Tehdit hukuksal nedenine dayalı iptal tescil davasında hak düşürücü sürenin başlangıcı, tehdidin vukuu bulduğu tarih değil, ortadan kalktığı tarih olarak dikkate alınmalıdır. Hal böyle olunca, davanın süresinde açıldığının kabulü ile davanın esastan incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-