Davacı taraf davalının kendisine bakıp gözeteceği yönündeki telkinleri sonucu çekişmeli taşınmazı satış biçiminde temlik ettiğini, ancak bakım borcunun yerine getirilmediğini ileri sürerek iptal ve tescil talebinde bulunmuş olduğuna göre; davanın hile hukuksal nedenine dayandığı, aldatmanın(hile) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı, aldatma öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabileceği hususlarının değerlendirilmesi gerekeceği-
Kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının hatalı olduğu-
160 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği, davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan tapu iptali ve tescil isteğine yönelik olduğu halde, hükümde parselin kadastro tespitinin iptali ile teknik bilirkişinin raporuna göre taraflar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinin de doğru olmadığı-
Tapu iptal ve tescil davasında; gerek dolu pafta sistemi ve gerekse doğru sicil oluşturma ilkesi uyarınca husumetin davalı idareye yöneltilmiş olmasının hukuka uygun olduğu, davacıların miras bırakanının terekesi ölüm tarihi itibariyle elbirliği mülkiyetine tabi olup, iptal edilen payların, her üç davacı mirasçıya miras payları oranında tescili gerekeceği-
Kök muhlisten kalan taşınmazlar bakımından murisin veraset belgesindeki miras payı gösterilerek ve sadece onun payı ile sınırlı olarak tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken HMK.’nun 26. maddesine aykırı olarak istek dışına çıkılıp dava ve isteği bulunmayan kişiler bakımından iptal ve tescil kararı verilmesinin isabetli olmayacağı- Dava konusu bir parselin satışla devredildiği anlaşıldığından HMK. 125 gereğince davacı taraftan seçimlik hakkının sorulması, bu satılan paylarla ilgili olarak davayı yeni maliklere karşı yürütmek istedikleri takdirde satılan paylar bakımından davanın yeni maliklere yöneltilmesi, davada taraf durumunu almalarının sağlanması, seçimlik hakkını bedel yönünde belirledikleri takdirde davanın eski maliklere karşı yürütülmesinin düşünülmesi ve bu konuda davacı tarafın imzalı beyanlarının alınması gerektiği-
Kadastral parselin ihyası isteğine ilişkin davada; idari yargı yerinde imar uygulaması işleminin iptali nedeniyle dayanağı kalmayan yolsuz tescil durumuna düşen imar parsellerinin iptaline karar verileceği ve kadastral parselin ihyası suretiyle anılan parsel üzerinden davacıların payları oranında tapuya tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Genel sulardan kadim ve öncelik hakkının ihlal edilmemek koşuluyla herkesin faydalı ihtiyacı oranında faydalanabileceği ve bu nedenle genel suyun tapulu araziden çıkmasının önem arzetmeyeceği-
Davacının çekişme konusu ettiği bilirkişice tanzim edilen krokide mavi renk ile gösterilen kısmın 463 parselden ifrazının mümkün olup olmadığının araştırılması, ifraz mümkün ise ifraz ile davacı adına tescil edilmesi, ifrazın mümkün olmaması halinde davacının paydaş kılınması, bunun yanında ... parselin de tapusunun iptali ile davalılar adına tescili gerekeceği-
Davacı, annesinin ölmeden önce bir arsa aldığını, parasının tamamını kendisinin ödediğini, ancak arsayı davalı ödemiş gibi gösterdiklerini, yani arsanın 1/3 'ünün kendi adına, 2/3 ünün de davalı adına tapuya tescil edildiğini, oysa davalının o tarihte dolmuş şoförlüğü yaptığını bu arsanın bedelini ödeme gücünün bulunmadığını, ancak annesi tarafından kayrıldığını iddia ettiğinden dosya kapsamına göre tapu iptal ve tescilin kabulüne karar verilmesinin hukuku uygun olduğu-
Davacıların ayrı ayrı parsel sahibi oldukları, aralarında mecburi ya da ihtiyari dava arkadaşlığının olmadığı, kaldı ki TMK.’nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasa’nın 14. Maddesine dayalı tescil davalarında, yargılama giderlerinin yasal hasım olan davalılara yükletilemeyeceği mahkemece davalıların yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasının yanlış olduğu-