Dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi gerekeceği-
TMK’nun 713/2 maddesi gereğince açılan davaların nitelikleri gereği, mirasçı bırakmadan kayıt maliki ya da malikleri ölmüş ise, TMK'nun 501. maddesi uyarınca son mirasçının Devlet olması nedeniyle davanın Hazine’ye karşı yöneltilmesi gerekeceği-
Kural olarak; bir eş adına tapuda kayıtlı bulunan ya da edinilen taşınmaza diğer eşin para ya da para ile ölçülebilen maddi anlamda bir katkısının olması halinde katkı payı alacağı istenilmesinin mümkün olacağı-
Evlilik birliği içinde davalı eş adına alınan taşınmaza ilişkin eşler arasında 4721 sayılı TMK'nun 706 (MK.nun 634) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyetin aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme bulunmadığından, taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceği-
Dava konusu taşınmaz, evlilik birliği içinde müteveffa tarafından üçüncü kişiden “alım” suretiyle edinilmiş olup, eşler arasında Türk Medeni Kanunu'nun 706. (743 s. TKM.’sinin 634.) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme de bulunmadığından, taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceği-
Gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekeceği-
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, elbirliği mülkiyeti şeklinde olan taksim sözleşmesinden dönülüp dönülmediği noktasında olup, mahkemece, dava konusu taşınmazların devrine resmi akit tabloları ile ilk tesis tarihinden itibaren tapu kayıtları ve kadastro tutanakları istenilerek ve taksim sözleşmesinden dönülüp dönülmediği, aynı sözleşmede yazılı diğer taşınmazlar hakkında taksim sözleşmesi uyarınca işlem yapılıp yapılmadığının araştırılması ondan sonra esas hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kayıt hukuken bir değer taşımaz ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği, yine dava açmamış ancak; Anayasa Mahkemesi'nin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.03.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun da kabulü gerekeceği-
19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden (6100 sayılı HMK'nun 323/1-a maddesi uyarınca yargılama giderlerinden sayılan celse, karar ve ilam harçlarından da) ve vekalet ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı-