Tereke adına yani murisin tüm mirasçıları adına iptal ve tescil isteğinde bulunulmazsa kural olarak, başka mirasçıların bulunması halinde bir davacının terekeye dahil bir taşınmaz için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma aktif sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmadığı-
Bir adi senedin gerek geçerlilik koşulu, gerekse ispat gücün olarak kesin delil olabilmesi için, senet altındaki borçlu imzasının usulünce ikrar edilmiş olması gerekeceği- Miras payının iptaline karar verilen ve mirasbırakandan sonra öldüğü bildirilen tarafların babasına ait mirasçılık belgesinin ibrazı istenilip, bu kişinin taraflar dışında başka mirasçısı olup olmadığı ve devir senedindeki düzenleme tarihinden sonra ölmüş olduğunun belirlenmesi gerekeceği-
Davada taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulamayacağından, tapu kayıt maliklerinin mirasçılarının kesin bir biçimde saptanabilmesi bakımından veraset belgesinin alınıp dosyaya konulması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması; mirasçılık belgesine göre belirlenecek yöntem ile taraf teşkili sağlanarak davanın yürütülmesi, tebligatlar yönünden 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerinin gözönünde tutulması, dava dilekçesinin varsa kayıt malikinin mirasçılarına tebliğ ettirilmesi, bu yolla da taraf teşkili sağlanamadığı takdirde ilanen tebliğ yolunun düşünülmesi, böylece taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kaydın hukuken bir değer taşımayacağı ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği, dava açmamış ancak; Anayasa Mahkemesi'nin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.03.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun da kabulünün gerekeceği; bu gibi hak sahiplerinin 17.03.2011 tarihinden önce veya sonra dava açmalarının bir önemi bulunmadığı-
Kural olarak, iptal ve tescil davalarında kayıt maliki olan tüm kişiler aleyhine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına husumet yöneltilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kayıt hukuken bir değer taşımaz ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği; yine dava açmamış ancak; Anayasa Mahkemesi'nin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.03.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun da kabulünün gerekeceği-
Uyuşmazlığa konu yapılan tapu kaydı; malikin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi geçtikten sonra intikal görmüş ise bu tür intikal gören kayıt hukuken bir değer taşımaz ve intikal maliklerine herhangi bir hak bahşetmeyeceği; yine dava açılmamış ancak; Anayasa Mahkemesinin verdiği yürürlüğünün durdurulması karar tarihi olan 17.3.2011 tarihinden önce hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun da kabulünün gerekeceği-
Paydaşlardan olan davacıların dava konusu taşınmaz üzerinde 3 katlı bina yaptıkları ve bu binanın kendileri tarafından yapıldığının tespiti ile tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazılması yönündeki istekleri gözetildiğinde böyle bir dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Dava konusu parselin müşterek mülkiyet hükümleri uyarınca 150/162 payının davalı adına tescilini sağlayan Belediyece yapılan tahsis işleminin iptaline ilişkin idari yargıda herhangi bir dava açılmamış olup, dolayısıyla yapılan tahsisin hukuken geçerli olduğu- Davacı, Belediye Meclis ve Encümen kararını idari yargıda iptal ettirmediği sürece paya ilişkin bu tescilin dayanağının ayakta ve geçerli olduğu-