Alacaklının haciz talebinin alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kesmesi için sadece haciz talebinde bulunmasının yeterli olmayıp haciz masraflarını da ödemiş olmasının gerektiği–
Kural olarak borçlunun itiraz hakkı kendisine ödeme emrinin tebliği ile doğarsa da, borçlunun, kendisine ödeme emrinin tebliğini beklemeden -alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesini taşıması halinde- icra mahkemesine yapacağı itirazın (ve şikayetin) icra mahkemesince «süreden ret» edilmeden inceleneceği—
«Çekin belirli bir tarihten önce tahsil edilmeyeceği»ne ilişkin sözleşmenin İİK’nun 168. maddesindeki «mehil» anlamında olduğu—
Üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının zamanaşımını kesmeyeceği—
Kat malikleri kurulu tarafından bono (çek) düzenlenmesi konusunda yöneticiye yetki verilmiş olması halinde, senet bedelinden kat maliklerinin, aksi halde yöneticinin kişisel olarak sorumlu olacağı—
Alacaklının, asliye hukuk mahkemesinde -BK’nun 18. maddesine göre- açmış olduğu «tapu iptali ve tescil davası»nın, alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kesmeyeceği—
Senet doldurulurken matbu olarak gösterilen «Türk Lirası» kelimesi çizilerek yerine «Amerikan doları» ibaresinin yazılmış olması ve senet içeriğinde yazı ile olan bölümde de bu hususun teyit edilmiş olması halinde tarafların iradesinin «Amerikan doları üzerinden borçlanmak» yönünde olduğunun kabulü gerekeceği—
Alacaklı tarafından başlatılan takipte adı yazılı olmayan ancak çıkarılan ödeme emrinde adı yazılı bulunan borçlu hakkında yapılan takibin süresiz şikayet yolu iptali gerekeceği–
«Şirketin tek imza ile temsil ve ilzam edilebileceğine» ilişkin başka bir genel kurul kararı ibraz edilmedikçe, varlığı tartışmasız olan şirketin çift imza ile temsil ve ilzam edilebileceğine dair genel kurul kararları uyarınca, «borçlunun itirazının kabulüne» karar verilmesi gerekeceği—
Senette yetkili olarak özel bir yerin gösterilmiş olmasının, genel yetki kuralını ortadan kaldırmayacağı, bu durumda, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerde de takipte bulunulabileceği- (Not: Yeni 6100 sayılı HMK'nun 17. maddesinde "taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır" denilmiş olduğundan, artık bu içtihat, bu yeni düzenleme karşısında önemini yitirmiştir.)