İcra mahkemesince -borçlunun, «tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin şikayeti bulunmadıkça» -doğrudan doğruya tebligatın ususüzlüğünün dikkate alınamayacağı-
Ödeme emri «kendisine bizzat tebliğ edilmiş» gözüken borçlunun, daha sonra «takibi haricen öğrendiğini» iddia ederek, tebliğ tarihinin düzeltilmesini icra mahkemesinden isteyebileceği (bunu istemekte hukuki yararının bulunacağı), bu durumda, icra mahkemesince, öncelikle ödeme emri tebliğine ilişkin tebligat zarfındaki imzanın borçluya ait olup olmadığının usulen incelenerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği—
Çek üzerinde yazılı olan «gününde muteberdir» kaydının (açıklamasının) çekin keşide tarihinden önce ibrazını yasaklayan -İİK. 168’de öngörülen- «mehil» anlamında olduğu—
«Takip talebi»nde ve «ödeme emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olmasının Devletin hükümranlık haklarına ve kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle icra mahkemesine her zaman -süresiz şikayet yolu ile- ileri sürülebileceği gibi, icra mahkemesince de doğrudan doğruya gözetileceği–
İhtiyari dava (takip) arkadaşı sayılan müteselsil borçlulardan yalnız birine karşı takip yapılabileceği gibi, aynı takip talebiyle hepsine karşı da icra takibinde bulunulabileceği, ancak HUMK’da (şimdi; HMK.'da) «dahili dava» kurumu öngörülmemiş olduğundan, takip talebinde borçlu olarak gösterilmeyen «müşterek borçlu» için sonradan takip harcı yatırılmak suretiyle bu kişinin önceki takibe dahil edilemeyeceği—
Alacaklının haciz talebinin alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kesmesi için sadece haciz talebinde bulunmasının yeterli olmayıp haciz masraflarını da ödemiş olmasının gerektiği–
«Çekin belirli bir tarihten önce tahsil edilmeyeceği»ne ilişkin sözleşmenin İİK’nun 168. maddesindeki «mehil» anlamında olduğu—
Üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının zamanaşımını kesmeyeceği—